Header Ads

Değerler Araştırmasına Göre Türkiye: Sağcı. Dindar. Güçlü Lider İstiyor. Güvensiz. Eşcinsel Komşu İstemiyor.


Dünya Değerler Araştırması’na göre Türkiye’de yaşayanlar, 47 Avrupa ülkesi içinde siyasal yelpazenin en sağında ve en dindar... Dikkat çekici başka bir nokta ise Türkiye’de yaşayanların birbirlerine en az güvenmeleri.

Sosyal Bilimler alanında dünyanın en geniş kapsamlı projesi olarak bilinen Dünya Değerler Araştırması’nın Türkiye sonuçları açıklandı. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dünya Değerler Araştırmaları Yönetim Kuruyu üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer tarafından hazırlanan araştırmada Türkiye’ye dair sonuçlar dikkat çekti. Araştırma Türkiye’de altı bölge ile İstanbul ve İzmir bazında 2 bin 205 denekle yapıldı. İşte araştırmadan çarpıcı sonuçlar:

Türkiye, araştırmada dünyada kişilerarası güven düzeyinin en düşük olduğu ülkelerden biri. Bu 22 yıldır da değişiklik göstermiyor. Türkiye’de insanların yaklaşık onda biri genelde insanlara güvenebileceğini söylerken, İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 80’lere yaklaşıyor. Güven ortalamasında bölgelere göre bakıldığında en düşük Batı Anadolu ve Trakya yüzde 7 oranında güven duyarken, en yüksek oran yüzde 16 ile Orta Anadolu. İstanbul, Akdeniz ve Orta Anadolu’da güven oranları Batı Anadolu ve İzmir’in iki katı.

 Orduya güven azalıyor hükümete güven artıyor
Araştırmada kurumlara güven de ele alındı. Buna göre, orduya güven 2011 yılında bir düşüş gösteriyor. 2008 yılında orduya güvenenlerin oranı yüzde 90 iken, bu oran 2011-2012’de yüzde 78’e düştü. Yapılan hiçbir araştırmada orduya güven konusunda bu kadar düşük bir rakam ortaya çıkmamıştı. Güneydoğu Anadolu’da yaşayan her beş kişiden biri orduya çok güvendiğini söylerken, bu oranın en yüksek olduğu bölgeler ise Akdeniz, Orta Anadolu ve Karadeniz.

Polise güven ise yıllar boyunca bir kaç puan artıp birkaç puan azalarak devam ederken, TBMM’ye güven 1990 yılında yapılan araştırmayla aynı noktada. TBMM’ye 1990’da yüzde 58 güven varken bugün yine aynı oranda güven söz konusu. Hükümete güvende ise artış dikkat çekiyor. 1996-2001 arası dramatik bir düşüş varken sonra artış trendi göze çarpıyor. Hükümete 2001 yılında güven yüzde 29 iken, günümüzüde yüzde 62 oranına çıkıyor. Hükümete en çok güvenenler Orta Anadolu’da yaşayanlar iken en düşük olduğu bölgelerin başında İzmir geliyor. Adalet sistemine güven konusunda ise 2008’de adalet sistemine güvenenlerin oranı yüzde 80 iken, bugün yüzde 72 düzeyinde. AB’ye duyulan güven dalgalı seyretmekle birlikte bugün 1990 ile hemen hemen aynı düzeyde. 1990’da oran yüzde 36 düzeyinde iken, günümüzde yüzde 39.

 Yükselen sağ direnmeye çalışan sol
 47 Avrupa ülkesi içinde siyasal yelpazenin en sağında Türk toplumu yer alıyor. Bölgeler açısından baktığımızda Doğu Anadolu daha sağa yakınken, İzmir en sola yakın yer olarak dikkat çekiyor.

Türk toplumunun çoğunluğunun dindar ve muhafazakar olduğunun belirtildiği araştırmada, ana trendin hep sağa yakın olduğu kaydediliyor. Araştırmadaki bölgeler açısından ele alındığında ise sol ideolojiye en yakın yer İzmir. Doğu Anadolu ise sağa en yakın noktada duruyor. Sola yakınlıkta İzmir’i İstanbul, Güneydoğu Anadolu ve Batı Anadolu izliyor.

Demokrasiye bakış 
Türk halkının demokrasi anlayışı hem liberal demokrasinin özelliklerini içeriyor hem de sosyal demokrasinin. Türk toplumunun sadece yüzde 10’u toplu bir dilekçe imzaladığını söylerken yüzde 60’ı “Kesinlikle böyle bir şey yapmam” yanıtını veriyor. Toplumun yüzde 5’i bir boykota katıldığını belirtirken yüzde 70’i asla diyor. Yine yüzde 3’ü greve katıldığını dile getirirken yüzde 72’si kesinlikle katılmayacağını söylüyor. Barışçı gösteriye kesinlikle katılmayacağını söyleyenlerin oranı da yüzde 66. Toplu dilekçe imzalayanların en yüksek olduğu yer İstanbul ve İzmir. Türkiye’de yönetiminin ne ölçüde demokratik olduğuna ilişkin değerlendirmeler bölgeler arasında büyük farklılıklar göstermiyor.

 İzmir ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ise ülke yönetiminin demokratikliği konusunda en olumsuz düşünen yerler. Güneydoğu Anadolu ve İzmir’deki bölgelerdeki yurttaşlar ülkenin demokratik düzeyinin olmasını istedikleri noktadan çok uzak olduğunu düşünürken, Orta Anadolu ise bu açığın en düşük ölçüldüğü bölge.

Güçlü lider istiyoruz  
Demokrasinin en iyi rejim olduğunu düşünen ve bu şekilde yönetilmek isteyenlerin azımsanamayacak oranlarına rağmen, ‘parlementoyla, seçimle uğraşmak zorunda olmayan güçlü bir lider iyi olurdu’ diyenlerin oranı yüzde 58. Bu oran 2000 yılında yüzde 73 olarak belirlendi. Son beş altı yıldır bu oran istikrarlı bir şekilde yüzde 60’lar düzeyinde.

En dindar toplum
Araştırmada Türk toplumu Avrupa’nın ve dünyanın en dindar toplumlarından biri olarak kendini gösterdi. Türk halkının yüzde 76’sı dini daha çok ahirete hazırlık olarak değerlendiriyor. Böyle düşünenlerin büyük çoğunluğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde. Bu konuda kadın ve erkeklerin düşünceleri birbirinin aynı. Katılımcıların yüzde 64’ü dinin özünün kurallara uymak olduğunu söylerken, Türkiye’nin sadece üçte biri dinin esas anlamının insanlara iyilik yapmak olduğunu söylüyor. İzmir’de ise bu oran Türkiye ortalamasının iki katı. Dinde şekle özden daha çok önem atfedenlerin oranının en yüksek olduğu bölge ise Karadeniz.

“Tanrı kişinin hayatinda ne kadar önemli?” sorusunda 47 Avrupa ülkesi arasında Türkiye en yüksek ortalama ile ilk sırada. Kendisini dindar olarak tanımlayanların oranı son 22 yılda 10 puan yükselerek yüzde 85’lere çıktı. Kadınlar erkeklerden daha dindar.

 Türk olmaktan gurur duymak
Türk olmaktan son derece gurur duyanların oranı Güneydoğu Anadolu’da yüzde 23.4, Karadeniz’de yüzde 88. Türkiye ortalaması ise yüzde 75. Türk ve Müslüman kimliklerin öncelikleri sorulduğunda katılımcıların üçte ikisi Müslüman kimliğine öncelik veriyor. 1990’dan beri bu oran pek değişmiyor.

Toplumun dörtte üçü Türk olmaktan son derece gururlu. Ama bu oran bölgelere göre değişiyor. Katılımcıların yüzde 10’u ise ben Türk değilim yanıtını verdi. İşsizlik sorunu karşısında işe almada en milliyetçi tavırları sergileyenler İstanbul ve İzmir. Eğer bir savaş çıkarsa ülkesi için savaşacağını söyleyenlerin oranı yüzde 86. Bu geçmiş yıllara göre düşük bir oran. 1990’lı yıllarda yüzde 95’in üzerindeydi.


Kim komşu olmasın?
Komşu olarak istenmeyen grupların başında önceki yıllarda olduğu gibi yüzde 87 ile eşcinseller, ardından yüzde 84 ile içki içenler, yüzde 76 ile HIV/AIDS taşıyıcıları geliyor. Komşu olarak istenmeyen diğer gruplar ise şöyle: “Tanrıya inanmayan yüzde 68, nikâhsız yaşayan çift yüzde 66, şeriat yanlısı yüzde 56, Yahudi yüzde 56, Hıristiyan yüzde 49, ABD’li aile yüzde 39, başka bir dinden yüzde 38, başka ırk veya renkten yüzde 35, aşırı sol görüşte yüzde 34, göçmen yabancı işçi yüzde 31, kızları şortla dolaşan yüzde 30, aşırı sağ görüşte yüzde 30, farklı anadil konuşan yüzde 30, sokakta çarşaf giyen yüzde 28, oruç tutmayan yüzde 22, sevmediği partiye oy veren yüzde 19, tesettüre göre giyinen yüzde 13.”

 (Vatan)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.