Header Ads

TBMM Genel Kurulu (Canlı Yayın)


Genel Kurul, Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında toplandı. Yakut, birleşimi açtıktan sonra CHP'nin yaptığı başvuru üzerine olağanüstü toplanıldığını belirterek, elektronik cihazla yoklama yaptı. Bu sırada CHP, MHP, BDP ve HDP milletvekilleri sisteme girerken, Genel Kurul salonunda bulunan AKP milletvekilleri ise sisteme girmedi. Bu sırada sisteme giremeyen milletvekilleri Başkanlık Divanı'na pusula gönderdi.

Yoklama için 5 dakika süre tanınmasına rağmen, pusulalar nedeniyle sonucun açıklanması uzun sürdü.

Yakut, pusula gönderen milletvekillerinin ismini okuyarak Genel Kurul'da olup olmadığını kontrol etti. Bu sırada bazı milletvekillerinin itirazı üzerine, Yakut, "15 mükerrer pusula var, niye itiraz ediyorsunuz? İsim okumadım" diyerek toplantı yeter sayısının olduğunu belirterek, gündeme geçti.

TBMM Genel Kurulu'nda, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında fezlekenin okutulması tartışma yarattı.

Başkanvekili Sadık Yakut, toplantı yeter sayısının (184) bulunmasının ardından gündeme geçildiğini belirterek, CHP'nin olağanüstü toplantı çağrı istemini ve TBMM Başkanlığı'nın çağrı yazılarını okuttu.

Yakut, olağanüstü çağrı istemi önergesi uyarınca bilgiye sunulması gereken konuyla ilgili TBMM Başkanlığı'nın iki tezkeresi bulunduğunu belirterek, bunları okutacağını söyledi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek imzalı yazıda, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı ve Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın "nüfuz ticareti yaparak başkasına menfaat temin ettiği ve görevini kötüye kullandığına" ilişkin istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yazısı ve ekinin Anayasa'nın 100. maddesi uyarınca gereği yapılmak üzere 28 Şubat 2014 tarihinde Adalet Bakanlığı'na intikal ettirildiği belirtilerek, "Anayasa'nın 100. maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılması, TBMM'nin üye tam sayısının en az onda birinin vereceği önergeyle istenebilmektedir. Böyle bir önerge olmadan TBMM Başkanlığı'nın anılan yazı ile ilgili olarak Meclis Soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdiri Yüce heyetin bilgisine sunulur" denildi.

Yazının okunmasına devam edilirken oturduğu yerden kalkan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Yakut'a, "Böyle bir şey yapamazsınız. Yaptığınız usule uygun değildir. Tezkerelerin milletvekillerinin tetkikine açıldığına ilişkin ibare ye almalıdır" diyerek itiraz etti.

Yakut, "Başkanlığın sunuşlarını okutuyorum. Genel Görüşme açılacak o zaman söylersiniz. İkinci tezkereyi de okutacağım" dedi.

Vural, itirazlarını sürdürerek, "bakanlıklarla ilgili hangi ibareler varsa onların okunmasını istiyoruz. Böyle bir şey olmaz. Milletvekillerinin tetkikine açıldığı ibaresinin okunması lazım. Milletvekillerinin tetkikine sunulmayan konuyla ilgili soruşturma önergesi hazırlanması söz konusu olamaz. Bakan'ın hangi suçu işlediği, TCK'nın hangi maddesine istinaden fezleke geldiği bilinmeli. Bunları milletten saklamayınız, Türk milletinden saklayacak bir şey olamaz. incelemek istiyoruz. Tutumunuz, bugüne kadar yapılanlara aykırıdır. TBMM, bu milletin iradesine darbe vurulacak yer değildir" görüşünü savundu.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de söz alarak, Yakut'un yaptığı işlemin hem anayasaya ve İçtüzüğe hem de olağanüstü toplantı gündemine aykırı olduğunu savunarak, "Gündeme sadık olmak durumundasınız. Fezlekelerin özetini veya kısaltılmış haline Genel Kurul'a sunma hak ve yetkisine sahip değilsiniz. Anayasa gayet açıktır, Meclis soruşturması milletvekillerinin bilgi edinme ve denetimi yollarından biridir. Meclis soruşturmasında TBMM Genel Kurulu savcılığın görevini yapar. Soruşturmaya gerek var mı yok mu konusuna karar verecek olan milletvekilleri, fezlekeleri baştan sona inceleme hakkına sahiptir. Bugüne kadarki teamüller bu yöndedir. Burada örnekleri var. 1980, 1990 ve 2000'li yıllarda da örnekler bu yöndedir. Milletvekillerinden bu bilgileri saklama hakkına sahip değilsiniz. Aksi taktirde suç işlemiş olacaksınız. Tutumunuzu düzeltmeye davet ediyorum" dedi.

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, AKP Grubu'nun eski bakanlar ile ilgili soruşturma önergesi vermeye hazırlandığını, muhalefetin de fezlekelerin denetime açılmasını istediğini ifade ederek, "Biz bu konuda tecrübeliyiz; 945 fezleke geldi, okundu. Kürtçe 'su ver' demişiz fezleke gelmiş. Bazıları kaplumbağa hızıyla geliyor, mehter marşı eşliğinde...Bazıları jet hızında Devlet bize mi çalışıyor kardeşim? Ama elhamdülillah bizimkilerde hırsızlık, yolsuzluk, cinsel saldırı, dolandırıcılık yok. Eşit okunmasını istiyoruz" diye konuştu.

AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ise fezlekelerin eklerindeki dosyalardaki bilgilerin herhangi bir şekilde üstünün örtülmesi, kapatılmasının söz konusu olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

"Bu bilgiler zaten şu anda tüm Türkiye'ye servis edilmiş durumda. Bu dosyalardaki bilgilerin tamamı herkeste mevcuttur. Bunların milletvekillerinden kaçırılması, bu bilgilerin karartılması söz konusu değildir. Soruşturmanın gizliliği kalkmıştır. Fezlekelerdeki tüm bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması, CMK açısından sorun teşkil etmiyor ama ekli dosyalardaki bilgilerin gizliliği devam ediyor. Buradaki hassasiyet sadece çok açık hukuk kuralınını ihlal edilmemesinden kaynaklanıyor. Soruşturma Komisyonu kurulmasının talep edilmesi için ekli dosyaların gelmesine gerek yok. Her aşamada TBMM'de usulüne uygun şekilde Soruşturma Komisyonu kurulması halinde, yeterli imzanın bulunması halinde TBMM Başkanlığı'na iletilebilir. Bakanların da kendi talepleri doğrultusunda, arkadaşlarımız şu an imza topluyorlar. Bunlar önümüzdeki günlerde TBMM Başkanlığı'na sunulacak. Biz de bunların görülmesi, denetlenmesi için Soruşturma Komisyonu kurulmasını talep ediyoruz. Çünkü biz de milletvekillerinin komisyon aracılığıyla bu bilgilere ulaşmasını istiyoruz. Soruşturma Komisyonu kurulduğunda üye arkadaşlar, bu bilgilerin tamamına ulaşacaklardır, denetleyeceklerdir ve ona göre kararlarını vereceklerdir."

Muhalefet, 4 eski bakanla ilgili fezlekelerin tümünün TBMM Genel Kurulu'nda okunmasını istedi. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut da "Bugün okunan ve okunacak olan TBMM Başkanlığı tezkereleri ile hangi bakanlar hakkında hangi suçlamalardan dolayı Anayasa'nın 100. maddesi kapsamında dosyaların TBMM'ye gönderildiği bilgiye sunulmuştur. Bu nedenle, teamül haline gelmiş uygulamalar doğrultusunda işlem yapılmıştır, üst yazıların ayrıca okunmasına da gerek bulunmamaktadır" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, fezlekelere ilişkin tartışma devam etti.

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın fezlekesinin yer aldığı Başkanlık tezkeresinin okunmasının ardından, muhalefet, fezlekenin tümünün Genel Kurul'da okunması gerektiğini söyledi.

Konuyla ilgili açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, "Çağrıyı yaptıktan sonra bunu değiştirme hakkına sahip değilsiniz, bu mümkün değil, İçtüzük buna imkan vermiyor" dedi.

AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin sözlerine işaret eden Hamzaçebi, "Sayın Canikli'nin söylediğine kargalar bile güler. 4 bakan hakkında soruşturma açılması için dilekçe vermiş" dedi. Hamzaçebi, TBMM'nin çağrıları üzerine toplandığını anımsatarak, toplantıya katılan muhalefet parti milletvekilleri ile bağımsız milletvekillerine teşekkür etti. Hamzaçebi, şöyle konuştu:

"Tarihi, önemli bir günü yaşıyoruz. Böyle bir gündemde konu fezlekeler. Bakanların işledikleri iddia edilen suçlar var ve 4 bakan bugün dilekçe veriyor, bugüne kadar niye beklemişler acaba. 17 Aralık operasyonu başladıktan sonra, Başbakan 25'ine kadar neden onları görevde tuttu acaba. 25'inde ikinci operasyon başlayınca mı onların görevden ayrılma zorunluluğu ortaya çıktı? Eğer Hükümet'in ve AK Parti'nin bu dosyaların açılmasından bir endişesi olmasaydı, kendilerine güvenseydiler bu dosyalar açılırdı. Kendilerine güvenemiyorlar. Bakanların, Başbakanların işlediği iddia edilen suçların delilleri bu dosyada çünkü. Bu dosyaların parlamentonun, milletin bilgisine sunulmasından korkuyorsunuz. Korkmayanlar 'hadi açıyoruz' derler."

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Canikli'nin, Meclis Başkanı adına konuştuğunu iddia ederek, buna hakkının olmadığını söyledi ve fezlekelerin sadece adı anılarak geçiştirme yapılamayacağını kaydetti.

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise bakanlar hakkında soruşturma açılabilmesi için bilgi edinilmesi gerektiğini kaydederek, "Biz fezlekeye ulaşmak istiyoruz" dedi.

Elindeki bir raporu gösteren Kaplan, "Şu rapor 299 sayfa ve hepimizin elinde var. Vermeseniz de herkes de var. Ama biz fezleke olsun isterdik. Meclis Başkanı olağanüstü çağrı yazısına tarih atmaz mı Allah aşkına; bunun resmiyeti, ciddiyeti bunu gerektirmez mi? Fezlekelerin milletvekillerinin bilgisine açılması lazım" diye konuştu.

TBMM Başkanvekili Sadık Yakut da mevcut dosyanın savcılıktan gelen ilk dosya olduğunu söyledi.

Savcılık soruşturmasının sürdüğünü ve üzerinde kanundan kaynaklanan gizliliğin sözkonusu olduğunu ifade eden Yakut, "TBMM Başkanlığı da bu yeni duruma göre tezkereleri yazdı" dedi.

Yakut, bu konuyla ilgili, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, gazeteci Taha Akyol, eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun açıklamalarını okudu. Yakut, şunları kaydetti:

"Bu durumda Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında, Anayasa'nın 100. maddesi kapsamında TBMM Başkanlığı'na intikal eden dosyalarla ilgili uygulamalara bakıldığında; 22. yasama döneminden itibaren istisnasız bir şekilde sözkonusu dosyalara ilişkin TBMM Başkanlığı tezkeresi ile Genel Kurul'da bilgilendirme yapılmış, TBMM Başkanlığı'na ulaştırılan dosyanın üst yazısı ayrıca okutulmamıştır. Bugün okunan ve okunacak olan TBMM Başkanlığı tezkereleri ile de hangi bakanlar hakkında hangi suçlamalardan dolayı Anayasa'nın 100. maddesi kapsamında dosyaların TBMM'ye gönderildiği bilgiye sunulmuştur. Bu nedenle teamül haline gelmiş uygulamalar doğrultusunda işlem yapılmıştır, üst yazıların ayrıca okunmasına da gerek bulunmamaktadır."

Muhalefetin, Yakut'un bu sözlerine itiraz etmesi üzerine tartışma yaşandı.

TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, itirazların ve tartışmanın uzaması üzerine birleşime ara verdi.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, bu sırada, "Rüşvet alanlar korunuyor, altın kaçakçılığı yapanlar korunuyor, dolarları avroları saklayanlar korunuyor" diye bağırdı.

TBMM Genel Kurulu'nda, Başkanvekili Sadık Yakut'un 4 eski Bakan ile ilgili fezlekeleri okutturmayacağını açıklamasına, muhalefet milletvekilleri tepki gösterdi.

Yakut, yaklaşık 40 dakika süren aranın ardından Başkanlığın tezkerelerle ilgili tutumunu açıkladı. 1982 Anayasası döneminde TBMM Başkanlığı'na Meclis soruşturması kapsamında gelen fezlekeler konusunda işletilecek süreçle ilgili hüküm oluşturulmadığını belirten Yakut, bu konudaki ilk uygulamanın 1985 yılında olduğunu, bu tür dosyalardan milletvekillerinin bilgi sahibi olabilmesi için söz konusu dosyaların Bakanlık Tezkeresi ile Genel Kurul'a bilgiye sunulmasından sonra milletvekillerinin tetkikine açılması şeklinde bir uygulamanın başlatıldığını kaydetti.

Uygulamaya bakıldığında; Başbakanlık, Danıştay ve Sayıştay'dan gelen ve Meclis soruşturmasına konu olabilecek fiillerle ilgili dosyalara ilişkin 44 tezkerenin milletvekillerine duyurulduğunu ve bu tezkerenin eklerinin örnek alınmama şartıyla milletvekillerinin incelemesine açıldığını hatırlatan Yakut, bunlardan 4'ünün Danıştay, birinin Sayıştay, 39'unun ise Başbakanlık tarafından Meclise intikal ettirildiğini, eklerinin Teftiş kurullarınca hazırlanan raporlardan oluştuğunun görüldüğünü anlattı.

Olağanüstü toplantı çağrısına konu olunan, istanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın yazısı ve ekleri hususunda yeni bir durumla karşı karşı kalındığını belirten Yakut, şunları kaydetti:

"Öncelikle bir Cumhuriyet savcılığınca TBMM Başkanlığı'na gönderilen dosyalar hakkında Anayasanın 100. maddesi çerçevesinde ilk defa bir işlem yapılması ve bir uygulama şekli oluşturulması söz konusudur. Söz konusu dosyanın sadece adı geçen bakanlarla ilgili sınırlı olmayıp, üçüncü şahısları da ilgilendirdiğinden, üçüncü şahısların mağdur edilmesi ihtimali bulunmaktadır. Söz konusu dosyalar devam etmekte olan hazırlık soruşturması safhasında olup, soruşturma tamamlanmamış, dosya mahkemeye sunulmamış olduğundan CMK 157. anlamında dosya üzerindeki gizlilik devam etmektedir. Bu gizlilik kanundan doğmaktadır. Bilindiği üzere, idari işlemlerle hazırlanan dosyalar üzerindeki gizlilik, yine idari işlemelerle kaldırılabilmektedir. Bu anlamda TBMM Başkanlığı, milletvekillerinin bilgisine sunulan bir teftiş kurulu raporundan, gizli evraklardan örnek alınması istemi üzerine 25 Mart 1992 tarihinde gizlilik kaydının kaldırılmasının mümkün olup olmayacağını Başbakanlığa sormuştur. Başbakanlık, konunun milletvekillerinin bilgisine sunulmasıyla evrak üzerinden gizliliğinin ortadan kaldırılmış olduğunu belirtmiştir.

Gündemimizdeki konunun gizliliği idari işlemden değil, ilgili savcının soruşturmayı tamamlamış ve mahkemeye sunmamış olmasından dolayı kanun hükmünden kaynaklanmaktadır. Önümüzde gizliliği kanunla korunan ve bir evrakın gizliliğinin korunması sorunu bulunmaktadır. TBMM'ye gelen dokunulmazlık dosyası, Karma Komisyona gönderilmekte, bunların içeriğini Karma Komisyon üyesi dışındaki milletvekilleri bile inceleyememektedir. Gizlilikle ilgili çok katı hükümler bulunmayan dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili uygulama ortadayken, gizliliği kanunla korunan tartışma konusu olan evrakın inceleme açılması, korunması gereken hukuki değerin ihlali mahiyetinde olabilecektir."

Yakut, Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilen evrak nedeniyle Anayasanın 100. maddesi kapsamında ilk kez işlem yapılacağından, gizliliği yasayla korunan evrakın alenileştirilmesinin kanun hükümlerinin ihlali oluşturacağı, dosya içeriğinde isimleri geçen üçüncü isimlerin mağdur edilebileceğini ifade ederek, "Bu nedenle okutulmayacaktır. Görüşümde değişiklik yoktur, CMK 157. maddesinden kaynaklanıyor" dedi.

Muhalefetin tepki göstererek itiraz etmesi üzerine Yakut, "AK Parti ve CHP'li milletvekillerince Soruşturma Önergesi verilmiştir. Soruşturma Komisyonu üyeleri her şeyden haberdar olacaktır, soruşturacaktır" karşılığını verdi.

MHP Grup Başkanvekili Vural ve bazı muhalefet milletvekillerinin Başkanlık Divanı önüne giderek itirazlarını sürdürmesi üzerine Yakut, böyle bir usulün olmadığını belirterek Katip Muharrem Işık'tan diğer Başkanlık Tezkeresini okumasını istedi.

Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler hakkında "sahte belge düzenlemek, sorgulamaların gizliliğini ihlal, nüfus suistimali ile birden çok kez rüşvet almak", eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında "Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet, resmi belgede sahtecilik ve birden çok kez rüşvet almak", eski AB Bakanı Egemen Bağış hakkında ise "birden fazla kez rüşvet aldığı" suçlamalarına yönelik İstanbul Cumhuriyet Basavcılığı'nın yazısını içeren Tezkereyi okurken MHP'li Vural, Yakut'a "Siz darbecisiniz, gayrimeşru bir başkanvekilisiniz, usul tartışması açacaksınız" diyerek tepki gösterdi.

Yakut'un "okumayı sürdürmesi" ya da diğer katip üye ile yer değiştirmesini istemesi üzerine Işık, "Kimse bir şey duyamıyor ki..." karşılığını verdi.

Tartışmaların sürmesi ve milletvekillerinin kürsü önünde yığılması üzerine Yakut, usul tartışması açtı.

AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, iddianame aşamasına gelmeyen bir soruşturmanın gizli olduğunu belirterek, "Bu bilgiler kesinlikle açıklanamaz. Biz hiç bir şeyi kapatmıyoruz. Çok açık bir şekilde diyoruz ki 'hodri meydan'. Gelin bu bakanlarla ilgili soruşturma komisyonu kuralım" dedi.

CHP ve MHP milletvekillerinin TBMM Genel Kurulu'nda Başkanlık Divanı'nın önüne gelerek itirazlarını sürdürmesi üzerine, Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, usul tartışması açtı. Bu sırada, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Darbecilere, haram paracılara geçit yok" diye bağırdı.

Usul tartışmasının lehinde söz alan AKP Grup Başkanvekili Canikli, 4 eski bakanla ilgili birtakım fezlekeler ve iddialar içeren dosyalar olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Bu soruşturma TBMM'ye gönderilirken henüz bitmemiş bir soruşturma, iddianame aşamasına geçmemiş bir soruşturma. Hem Anayasa hem de Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 157. maddesi açısından, iddianame aşamasına gelmeyen bir soruşturma gizlidir. Bu bilgiler kesinlikle açıklanamaz, kimseye verilemez. Biz hiç bir şeyi kapatmıyoruz. Buna rağmen çok açık bir şekilde diyoruz ki 'hodri meydan'. Bu bakanlarla ilgili soruşturma komisyonu kuralım. Zaten ilgili bakanlar da kendileri hakkında gerekli soruşturmanın yapılması ve soruşturma komisyonu kurulması için TBMM Başkanlığı'na başvurdular. Allah aşkına daha ne istiyorsunuz. O zaman komisyon üyeleri her türlü gizli bilgiye ulaşabilirler. O açıdan hiç kimsenin bu bilgileri kapatmak, gizlemek, örtbas etmek gibi amacı yok, olamaz. Zaten bu dosyadaki bilgiler hepinizin elinde çarşaf çarşaf var, bütün Türkiye bunları biliyor, bu anlamda bunun gizliliği kalmadı. Ama hiç kimse Anayasa'nın ve kanunların suç saydığı bir fiilin burada işlenmesini talep edemez. Amacınız gerçekten üzüm yemekse bu iddiaları soruşturmaksa, gelin soruşturma komisyonu kuralım, hep birlikte yapalım. Amacınız bu değil, amacınız başka. Amacınız; bu tür bilgiler hangi amaçla servis ediliyorsa buna hizmet etmektir. Yoksa, 'doğrular ortaya çıksın, kim ne yapmışsa ortaya çıksın' deseydiniz, bizim çağrımıza olumlu cevap verirdiniz."

Alayhte konuşan MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, "Ortada bir durum var. Bu durum; rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama ve altın kaçakçılığı gibi dinen haram, örfen ayıp, kanunen suç olan, delilleri de çarşaf çarşaf ortaya dökülüp saçılan bir durum" dedi.  Savcının bu konuyla ilgili soruşturma yaptığını ve ortada suç örgütü olduğunu kaydeden Bal, "Bu suç örgütünün içinde 4 tane sayın bakan var. Cumhuriyet savcısı soruşturmayı yürütürken bir takoza takılmıştır, bu takoz bakanların dokunulmazlığı ile ilgilidir. Şimdi buradaki durum, bu takozu kaldıracak mıyız, kaldırmayacak mıyız noktasındaki ön çalışma" diye konuştu. Bal, buradaki çalışmanın, savcının takozundan sonra duran soruşturma sürecinin işletilmesi olduğunu ifade ederek, "Bundan sonra direksiyonda TBMM vardır, savcının yetkisini TBMM kullanacaktır. Hiç duydunuz mu, savcının elindeki araştırma dosyası savcıdan gizlenebilir mi? Siz savcıdan elindeki dosyanın bilgisini gizleyen bir karar verdiniz. Böyle hukuk, adalet olur mu? Ortada dinen haram, kanunen suç, örfen ayıp bir durum vardır ve bu bir haksızlıktır. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Siz vicdanınızı partinin genel merkezine emanet etmişsiniz. Cenabı Allah herşeyi biliyor, sizin gizlemenizin hiç bir anlamı yok" sözlerini sarfetti.

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da lehte yaptığı konuşmada, fezlekelerin TBMM Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı bürokratları tarafından bilindiğini söyledi. Fezlekelerin başta Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu olmak üzere komisyon üyeleri tarafından da okunduğunu belirten Kaplan, "Hepsi okur ama milletin iradesi ve milletvekili sözkonusu olunca okuyamaz. Değil mi? Yani Kuzu okur ama Kaplan okuyamaz" dedi.
"Yolsuzluklarla ilgili olarak kamu vicdanı karşısında çırılçıplak olmak zorundasınız" diyen Kaplan, yolsuzluk çamurundan AK Parti içindeki milletvekillerinin yüzde 90'ının rahatsız olduğunu iddia etti.

Aleyhte söz alan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise "Sayın Canikli aslında şunu demek istiyor; 'bu fezlekeler burada okunursa duman oluruz.' O nedenle bu fezlekelerin okunmaması için elinden geleni yapıyor. Başkanlığın bugünkü tutumu, demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yer alacaktır" diye konuştu.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in fezlekelerin gizli olduğunu söylemesine rağmen, bürokratların fezlekeleri incelediğini ancak milletvekillerinin inceleyemediğini ifade eden Hamzaçebi, "(Eğer bunu paralel yaptı) diyorsanız, gelin işte paralel yapı ile de hesaplaşmanın zamanı, gelin bunları inceleyelim, soruşturalım. Meclis, 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi onurlu bir duruş sergilemek zorundadır" dedi.

Eski bakanlar ile ilgili fezlekeleri içeren TBMM Başkanlığı'nın tezkeresinin okunması sırasında, "bilgilerin milletvekilinin incelemesine açıldığı" ibaresinin yer almadığına itiraz eden CHP, MHP ve BDP'li milletvekilleri Başkanvekili Sadık Yakut'a tepki gösterdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ifadelerinin Meclis TV tarafından kesildiğini belirterek, "Bu kesintiyi yapan bürokratlar hakkında işlem yapmanızı istirham ediyorum. Alo Fatih hattı mı var?" diye konuştu.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, oturduğu yerden "Alo Sadık hattı mı var burada?" diye laf attı.

Yakut'un fezlekeler konusunda bazı hukukçuların görüşünü aktarırken kullandığı "saygın hukukçular" ifadesine HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, itiraz ederek, "Hikmet Sami Türk için saygın hukukçu demiştiniz. O saygın kelimesinin tutanaklarından çıkarılmasını istiyoruz. Bu memleketten Hayata Dönüş operasyonu adı altında onlarca mahkumun ölümünde ve sakat kalmasında vebali olan bir insandır. Saygın ibaresi, leblebi gibi dağıtacağınız bir şey değildir" dedi.  Bunun üzerine Yakut, "Ben hukukçu yönü itibarıyla söylemiştim" karşılığını verdi.

Genel Görüşme önergesinin görüşülmesi sırasında söz almak isteyen CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Yakut'un kendisine söz vermemesi üzerine Başkanlık Divanı'nın önüne yürüyerek, cebinden çıkardığı 10 lirayı yere attı. Genç, AA muhabirinin, söz konusu hareketinin nedenini sorması üzerine, "Hakkımda tazminat davası açarsa, şimdiden parasını peşin peşin ödeyeyim" dedi.  Genç'in attığı parayı kavas yerden alarak kendisine verdi. Genç, parayı almak istemedi. Bunun üzerine kavas, parayı Genç'in oturduğu sıranın üstüne bıraktı.

TBMM Genel Kurulu'nda, eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkındaki fezlekelerin Meclis'e geç sevkedildiği gerekçesiyle CHP'nin Genel Görüşme önergesinin görüşülmesine geçildi.

Hükümet adına konuşan Adalet Bakanı Bozdağ, Cumhuriyet Savcılığı'nın eski bakanlar hakkındaki dosyayı Adalet Bakanlığı'na gönderdiğini anımsattı. Dosyanın bakanlığa 3 Ocak 2014'te geldiğini ve 26 gün sonra iade edildiğini anlatan Bozdağ, "Basında, dosyanın 45 gün bakanlıkta bekletildiğine ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Bu gerçek dışı değerlendirmedir. Bakanlığın bunu yapması, yetkisi dahilinde işlemdir" diye konuştu.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 21 Aralık 2011 tarihli genelgesine göre, görevde bulunan ya da görevden ayrılan başbakan ya da bakanlar hakkında görevleriyle ilgili şikayetlerin doğrudan Meclis'e gönderilmesi gerektiğini dile getiren Bozdağ, kendilerinin de buna uygun davrandıklarını belirtti. Bozdağ, Bakanlık'ta dosyanın içeriğine bakma yetkisi bulunmadığını, üst yazı dışında evrakın içine bakılmasının mümkün olmadığını söyledi. İşlemin mevzuata uygun olup olmadığına bakmak gerektiğini ifade eden Bozdağ, "İşlemimiz doğrudur, mevzuata uygundur" dedi.

Başbakan ya da bakanlar hakkındaki soruşturma usulleri konusunda önceki yıllarda da tartışmalar yapıldığını anlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bakanlarla ilgili, bakanlık göreviyle alakalı hususlarda Meclis'i harekete geçirme görevi savcılara ait değil. Hükümeti denetleme yetkisi parlamentoya ait. Parlamento bu denetim fonksiyonu yetkisini kullanacaktır. Bakanlarla ilgili işlem yapılacaksa, bu işlemi yapmanın yolunu Anayasa 100 açıkça ifade ediyor. Milletvekillerinin onda birinin yazılı başvurusuyla soruşturma komisyonu istenebilir. İçtüzük de söylüyor. O zaman yol belli. Bu, savcıların yazısı değil, ancak milletvekillerinin kararıyla mümkün olabilir Anayasamıza göre.  CHP 55 imzayla önergeyi verebilirdi. Tartışmalar 17 Aralık'ta gündeme geldi. 3 ayı geçti, neden bu güne kadar vermediniz? Anayasa savcılıktan evrak, yazı istemiyor. 'Milletvekilleri bunu yapar' diyor. Önemli olan Anayasa'ya uygun hareket etmektir."

Bozdağ, dönemin CHP Grup başkanvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkı Süha Okay ve Kemal Anadol'un, o dönem İçişleri Bakanı olan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile ilgili 4 Haziran 2008'de Meclis Soruşturması önergesi verdiğini anlatarak, "Sayın Atalay ile ilgili savcılardan yazı mı geldi, bakanlıklardan bir şey mi geldi? Gazetelerde çıkan haberler üzerine böyle bir yola gidildi" dedi.

Bekir Bozdağ, CHP Grubu'nun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında İçişleri Bakanlığı'nda kadrolaşma iddiasıyla önerge verdiğini, bununla ilgili de herhangi bir yazı, fezleke ya da evrak beklenmediğini kaydetti. CHP'nin imkanı olduğu halde bugüne kadar dört bakan hakkında Meclis Soruşturması önergesi vermediğini belirten Bozdağ, "Siyaseten bunu kullanmak için yaptınız. Önerge vermeyerek seçime kadar bu değirmeni döndürmeyi hesap ettiniz. Samimiyseniz bunu 17'sinde, 18'inde, 19'unda verecektiniz. Bunu yapmadınız. Şimdi meydanlarda, orada, burada konuşup başka noktaya meseleyi taşımayın" diye konuştu.
Bozdağ, adli bir süreç işlediğine dikkati çekerek, soruşturmanın gizliliğine işaret etti. Bekir Bozdağ, 1992 yılında TBMM Başkanı olan Hüsamettin Cindoruk'un eski bakanlardan Mustafa Taşar hakkındaki bir yazı örneğini, "gizlilik" kaydı taşıması nedeniyle milletvekillerine vermediğini anlattı.

İçtüzüğe göre soruşturma komisyonu çalışmalarının gizli olduğunun altını çizen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İçtüzük, 'komisyon üyesi olan milletvekillerinden başka hiçbir milletvekili inceleyemez' diyor. Komisyona diğer milletvekilleri katılamıyor. Kalkıp bütün Meclis Genel Kurulu'nu savcı yerine koyan değerlendirme yapamayız. Burada savcının yetkilerini kullanan, sadece soruşturma komisyonudur. Soruşturma komisyonu üyeleri dışında milletvekillerine kapalı olan hususun, komisyon kurulmadan bütün milletvekillerinin önüne getirilmesi Anayasa'ya da İçtüzüğe de kesinlikle aykırıdır.  Soruşturmanın gizliliği idarenin tasarrufundan değil, yasadan kaynaklanıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu gereği soruşturma gizlidir. Gizliliğin ihlali herkes için suç teşkil eder. Madem soruşturma komisyonu savcı yetkisiyle çalışacak, bakanlarla ilgili soruşturma yapmaya yetkili adli süreci işletecek, o zaman usulde de aynı hukuka tabi olması doğaldır. Komisyonun çalışmasını yürütürken, masumiyet ilkesine riayet etmesi, lekelenmeme hakkına riayet etmesi, kişinin hukukunu, onurunu koruması esastır. İnsanların onurunu, haysiyetini ayaklar altına alan yaklaşım doğru değildir.  Partizanca tavır takınmayı da İçtüzük yasaklıyor. Burada partizanlık yapılmaz. Neden? İnsanlara ciddi isnatlar var. Bunu yaparken tarafsız olmak durumundasınız. İçtüzük çok açık. 'Meclis soruşturma komisyonu için her parti üç kat aday gösterir, üyeler kurayla Başkanlık Divanı'nda belirlenir' diyor. 'Partiler grup kararı alamaz' diyor. Neden? Gruplar bu işe müdahil olmasın. 'Oylama gizli yapılsın' diyor. Neden? İnsanlar vicdanıyla baş başa kalsın diye."

Adalet Bakanı Bozdağ, CHP'nin önerge vermemesine rağmen eski bakanların Meclis Başkanlığı'na başvurduğunu ve "Onurumuzu, haysiyetimizi yeteri kadar incittiler, Meclis bu işe sahip çıksın, soruşturma komisyonu kurulsun, gerçek ortaya çıksın" dediğini dile getirerek, AK Parti Grubu'nun da buna uyarak, soruşturma komisyonu önergesi verdiğini söyledi.

Bozdağ, "Bizim derdimiz gerçeğin ortaya çıkması, 30 Mart'ın seçim değirmenine su taşımak değil. Şimdi seçim arifesinde olağanüstü toplantıya çağırdınız. Kim yanlış yaptıysa, kim hukukun dışına çıktıysa hak ettiği cezayı almasından asla rahatsız olmayız" diye konuştu.

Hiçbir zaman suçun üstünü örtmediklerini ve örtmeyeceklerini belirten Bozdağ, "Meclis bu işe bundan sonra kendi usulü çerçevesinde vaziyet edecek, değerlendirmeleri yapacak. Meclis'in bu değerlendirmelerine hepimizin saygı duyması lazım. Anayasa ve İçtüzük açık olduğu halde hukuku kendi siyasal düşüncelerimize göre bükersek, bu ciddi müesseseye zarar vermiş oluruz" dedi.

CHP İstanbul Milletvekilleri Ali Özgündüz, "(Rüşvet alan da veren de melundur) hadisini sadece belediyelerden değil galiba vicdanlarınızdan da kaldırdınız" dedi.

Genel Kurul'da, eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkındaki fezlekelerin Meclis'e geç sevk edildiği gerekçesiyle CHP'nin Genel Görüşme yapılmasına ilişkin verdiği önerge üzerine söz alan Özgündüz, 4 eski bakan hakkındaki dosyaların milletvekillerinin incelemesine açılmasının zorunlu olduğunu savundu.

4 bakan hakkındaki bazı iddialarla ilgili resimler gösteren Özgündüz, dosyaların inceleme açılması halinde bunların gerçek olup olmadığına bakacağını söyledi.

Özgündüz, "Milletvekilleri bunları incelemeli ki soruşturma komisyonu kurulmasına ilişkin önergeye imza atsın. Siz, '55 milletvekili imza attık' diyorsunuz. Neye göre imza attınız?" diye sordu.

"Çikolatacı, Allah'ın kelamıyla alay eden bu adamı, Egemen Bağış'ı mı koruyorsunuz? Bunları korumayın" diyen Özgündüz, "Ben, iktidar partisi içindeki milletvekillerinin de bu işin ortaya çıkmasını isteyeceğine inanıyorum" ifadesini kullandı.

Özgündüz, "(17 aralık operasyonu komplo, darbe, paralel yapı...) Bunları geçin. Bunların hepsi zırvadır. Bunlar manipülasyondur. Geçerli savunmalar değildir" dedi.

Türkiye'nin kara para batağına saplandığını öne süren Özgündüz, "Elimizi vicdanımıza koyarak, bütün delilleri toplayarak bu kişileri Yüce Divan'a gönderelim. Aklanacaklarsa orada aklansınlar" diye konuştu.

Zafer Çağlayan ile ilgili bazı iddiaları dile getiren Özgündüz, "37 bin 500, doları mı TL mi bilmiyoruz, piyano gönderiliyor evine. Şimdi merak ediyorum, Zafer Çağlayan o piyanoyu çalarken coşup çağlıyor mu acaba? O saate de bakıyor mu acaba? Çalma işini öğrenmiş mi, ne kadar çağlıyor? İnsanın utanıp yerin dibine girmesi lazım. Böyle bir şey olursa insan toplum karşısına çıkamaz, ülkede yaşayamaz. Birazcık arlanma duygusu varsa insanın bunu kabul etmesi mümkün değildir" dedi.

Özgündüz, "(Rüşvet alan da veren de melundur) hadisini sadece belediyelerden değil galiba vicdanlarınızdan da kaldırdınız" ifadesini kullandı.

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, yolsuzluk iddialarını ile ilgili iktidarı eleştirerek, "(Uluslararası komplo, paralel yapı, Haşhaşi) denilerek tek bir soruşturma evrakı ortaya konmuyorsa, meydanlarda nara atmanın gereği yok" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın konuşmasının ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 17 Aralık'tan sonra Türkiye'nin olağanüstü bir dönem yaşadığını, halkın, siyasetin gündeminin değiştiğini ifade etti.

İddialarla ilgili Meclis Soruşturması açılması için fezlekelerin Meclis'e gelmesini beklediklerini belirten Hamzaçebi, "Gazete haberlerine dayanarak soruşturma önergesi verilmez. Endişe etmeyin, bakanlar hakkında soruşturma önergelerimiz TBMM Başkanlığı'na verilecektir. Siz, soruşturmanın üzerini örtmek amacıyla önerge veriyorsunuz" diye konuştu.


Önerge üzerine söz alan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, BDP söz konusu olunca fezlekelerin jet hızıyla Meclis'e geldiğini, ancak iktidar partisi söz konusu olunca fezlekelerin kaplumbağa hızıyla Meclis'e ulaştığını ileri sürdü. Kendisi ile ilgili gelen fezlekelerden örnek veren ve bu fezlekeleri bütün milletvekillerinin de inceleyebileceğini söyleyen Kaplan, kendisinin ve partisinin milletvekilleri ile ilgili fezlekelerin tamamı, yaptıkları konuşmalarla ilgili olduğunu ifade etti.

Yaptığı bir konuşma nedeniyle gelen fezlekelerin birinin, bir gardiyanın ihbarı üzerine hazırlandığını anlatan Kaplan, "Gardiyan kimin? Adalet Bakanlığı'nın. Mağdur kim? Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri. Gardiyana ihbar ettirmek namertliktir" dedi. Yolsuzluk iddialarına değinen Kaplan, ciddi para aklamalarının söz konusu olduğunu savunarak, "Biz deve kuşu gibi kafamızı kuma mı sokalım? 'Uluslararası komplo, paralel yapı, Haşhaşi' denilerek tek bir soruşturma evrakı ortaya konmuyorsa, meydanlarda nara atmanın gereği yok. Binlerce polisi sürdünüz, neyi çözdünüz?" diye konuştu.

MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da iktidar ile ilgili iddiaların vahim olduğunu belirtti. Bu süreçte devletin güvenlik güçlerinin içine düştüğü durumun da kötü olduğunu savunan Bal, emniyet istihbaratının, suçluları takip eden polisleri takip ettiğini öne sürdü.

Bal, şöyle devam etti:
"Böyle bir durumda Adalet ve Kalkınma Partisi'nden beklenen, 'Bu dört Sayın Bakan yanlış iş yapmış olabilir. Bunların görevine son veriyorum' demenizdi. Ama siz büyük bir korku ve telaşla bu işi takip eden polisleri dağıttınız.  Ortadaki durum, cumhuriyet tarihinin en büyük krizi haline gelmiştir. Hiçbir başbakan, hükümet, bu kadar aşikar olan yolsuzluğun gizlenmesi için savcıları, polisleri tayin etmemiştir, kanunları değiştirmemiştir.
Haram sofrası kurulmuştur, bundan nemalananlar vardır. Bunların içinde bakan ve bakan çocukları vardır. Bu haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır."

TBMM Genel Kurulu'nda, dört eski bakanla ilgili fezlekeler konusunda Genel Görüşme açılması kabul edilmedi.

Genel Kurul'da, Genel Görüşme önergesinin ön görüşmeleri üzerinde konuşmaların tamamlanmasının ardından yapılan işari oylamada, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, katip üyeler arasında anlaşmazlık olduğunu belirterek, elektronik oylama yaptı. Bu oylama sonuçlanmadan itiraz olduğunu belirten Yakut, oylamayı yineleyeceğini söyledi. Bu sırada CHP'li milletvekilleri "yuh" ve "cesaret" diyerek bağırmaya başladı.
Yinelenen işari oylamada da anlaşmazlık olunca elektronik oylama yapıldı.

Oylama sürerken, CHP'li milletvekilleri "ahlak, vicdan, cesaret" ve "her yer rüşvet her yer yolsuzluk" diye bağırdılar.

Sonuçları açıklayan TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Genel Görüşme önergesinin 158 kabul oyuna karşı 259 red oyuyla kabul edilmediğini bildirdi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, 25 Aralık'taki sürecin aslında 17 Aralık olarak planlandığını ancak 17 Aralık'ta uygun nöbetçi hakim olmadığı için bir hafta beklendiğini belirterek, "Bizim yolsuzluk karşısındaki tutumumuz bellidir, yolsuzluk bizim partimizde yaşayamaz" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, 4 eski bakan hakkındaki fezlekelerin Meclis'e geç sevkedildiği gerekçesiyle CHP'nin verdiği Genel Görüşme önergesi üzerinde konuşan Mustafa Şentop, genel görüşme talep edilen zamandaki durum ile şimdiki durumun aynı olmadığını, çünkü AK Parti'nin Meclis Soruşturma açılması için önerge vereceğini söyledi. Şentop, "O zaman bu genel görüşmeyi burada gerekli kılan ortam, şartlar değişmiş olacak" diye konuştu.

Muhalefetin soruşturma önergesi yerine, genel görüşme önergesi verdiğini anımsatan Şentop, "Çünkü genel görüşme önergesinin 7 gün içinde, yani seçimden önce görüşülme imkanı var ancak soruşturma önergesi için süre 30 gün, bunun da seçim sonrasına kalma ihtimali olduğu için genel görüşme önergesi verildi" dedi.
Şentop, buradaki hususların Meclis soruşturması ile alakalı konular olduğunu ifade ederek, muhalefetin, 30 Mart seçimleri öncesinde ortaya genel politika ile ilgili bir tablo koyamadığı, elinde başka malzeme olmadığı için bu fezlekeleri gündeme getirdiğini kaydetti. Fezlekelerin milletvekillerine ve basına servis edildiğini belirten Şentop, "Ancak biz ilkelere, İçtüzüğe uygun davranmak zorundayız" ifadesini kullandı.

Şentop, bu sürecin 17 Aralık ile başlatılmasının doğru olmadığını, hakikatı görmek için tablonun bütününe bakmak gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de yargılama süreçlerinde görülmeyen bir tablo ile karşı karşıyayız. 25 Aralık'taki süreç aslında 17 Aralık olarak planlanmıştı fakat 17 Aralık'ta uygun nöbetçi hakim olmadığı için bir hafta beklendi, nöbet uygun bir hakime geçsin diye beklendi. Bu soruşturmalar imzasız, somut delil içermeyen, e yoluyla gönderilmiş ya da müfettişin veya savcının kapısından atılmış imzasız mektuplarla başlatıldı. Soruşturma dosyalarında başka delil bulunmadığı için teknik takip istemiş savcılar. Mesela birisi ile ilgili hiç bir şey yok, sadece e posta ile ilgili şikayet var. Ancak delil bulmak zorundalardı. Bir kişiyi 1-2 sene dinlerseniz senaryoya uygun bir şeyler bulmaya çalışırsınız.  Savcının talebi, teknik takip konusunda yeterli delil olmadığı için reddediliyor. Bunun üzerine savcı başka bir mahkemeden teknik takip çıkartıyor, yani savcı teknik takip için mahkeme mahkeme dolaşıyor. Fezlekelerde, teknik takip, dinleme kayıtları, tapeler dışında başka bir hukuki delil yok."

Şentop, bu soruşturmaların adliyede tur da attığını belirterek, "Adliyede bir savcı ile başlamış, ancak 3-4 savcı değişmiş, özel ayarlamalar yapılmış. Bir savcı, hususen 3-4 ay önce duruşma savcılığından alınarak bir büroya getirilmiş ve bu dosyaların da aynı savcıda toplanması için bir sürü manevralar yapılmış. Dosyalar, büronun başında bulunan başsavcıvekilinin izinde olduğu günde, o büroya havale edilmiş. Dosyalar nokta atışı ile ilgili savcıya gönderilmiş" dedi.

Şentop, dosyaların içeriğinin savcılar ve hakimler tarafından incelenmediğini söyledi. Bir dosyada 22 klasör ve 11 çuval dinleme kaydı olduğunu ifade eden Şentop, "Savcı arama ve yakalama talep ederken bu delillere bakmamış, bin 5 sayfalık kolluk fezlekesi var. Çuvallarda kolluk mührü var, bu mühür açılmamış bile. Böylece de arama kararı istenmiş. En azından hakimin bunlara bakması gerekiyor ancak o da bakmamış. Mühürler duruyor, açılmamış. Malvarlığına tedbir kararı koyacak hakim bile evrakları görme ihtiyacını hissetmemiş" diye konuştu.

Kendisine laf atan muhalefet milletvekillerine Şentop, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut'a, "Gürültü kaynaklarını susturun" dedi. Şentop, "Biz haramı da helali de sadece buraya geldiğinde hatırlayanlardan değiliz. Sizin bu kürsüde okumak için topladığınız hadisleri biz çocukluğumuzdan beri biliyoruz, hem biliyoruz hem de okuyoruz ancak siyaset malzemesi yapmıyoruz. Bir yargı organizasyonu var. Roller dağıtılmış, size de burada gürültü yapma rolü verilmiş. Bir yazım ekibi var ve bu ekip dosyaların hepsini hazırlamış, kimlerin tutuklanacağını belirtmiş. Ortada savcı var, hakim var ama hukuk, adalet yok, siyasi malzeme var. Malzemesi olmayan siyasi partilere seçim öncesi hazırlanmış bir çalışma var" diye konuştu. Şentop'un, "Bizim yolsuzluk karşısındaki tutumumuz bellidir, bu konuda hiç bir tereddütümüz yok. Yolsuzluk bizim partimizde yaşayamaz. Suç tespit ettiğimizde gereğini yapmışızdır" sözlerini, AK Parti'li milletvekillerinin yanı sıra muhalefet de alkışladı. Ancak muhalefet laf atarak, protesto alkışı yaptı.

Önerge sahibi olarak konuşan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Meclis'in, partisinin talebi üzerine olağanüstü toplandığını anımsattı. AKP'nin üzüntü verici uygulamasını gördüklerini ifade eden Hamzaçebi, "AKP dışarıda bekledi, sipere yattı, muhalefet çoğunluğu sağlayınca içeri girdi" dedi. Hamzaçebi, TBMM Başkanvekili Yakut'un, hukuk ve İçtüzüğü tanımayarak, Meclis teamüllerinin bir kenara atarak fezlekeleri okutmadığını söyledi. Hamzaçebi, 4 eski bakan ve çocuklarına yönelik rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldığını, bu çerçevede gözaltına alındığını kaydederek, "Türkiye tarihi bir sürece girdi, ülke sarsıldı bu operasyonla. Türkiye tarihinde böyle bir olayı hiç bir zaman yaşamadık. Ülke o günden beri rüşvet ve yolsuzluk iddialarını konuşuyor. Başbakan ve bakanlar hakkında ilerleyen günlerde çok daha vahim iddialar Türkiye'nin gündeminde" iddiasında bulundu.

Başbakan ve bakanların böylesine soruşturmanın konusu olmasından, tapelerin çıkmasından mutluluk duymadığını, üzüntü duyduğunu belirten Hamzaçebi, "Anayasa hukukçusu olan Sayın Şentop biraz önce üzüntü verici değerlendirmeler yaptı. Bir Anayasa hukukçusu kendisini Rıza Sarraf'a kalkan yapmamalıydı. Meclisin bu yolsuzluklara, Rıza Sarraf'a kalkan olmasına fırsat verilmeyecektir" dedi.

HDP Eşbaşkanı ve Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de fezlekelerin Meclis'te okunması gerektiğini belirterek, "Ancak okunmadı, çünkü bakanları, bakan çocuklarını ve onların işbirliği yaptığı kişileri korumak istiyorsunuz" dedi.

CHP'nin, dört eski bakan hakkındaki fezlekelerin Meclis'e geç sevkedildiği gerekçesiyle verdiği Genel Görüşme önergesinin TBMM Genel Kurulu'nda oylanması sırasında yaşanan tartışmalar nedeniyle usul tartışması açıldı.




TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, önergenin 158 kabul oyuna karşılık 259 oyla reddedildiğini açıklamasının ardından, birleşime ara verdi.

Birleşimin tekrar açılmasının ardından söz isteyen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Yakut'a, "Oylamayı yapamadınız, beceremediniz. Usul tartışması açıyorum" dedi.  Başkanvekili Yakut, oylamaya ilişkin yaptığı işlemleri anlatarak, "Birinci oylamada 'kabul edenler' dedim, katip üye Muharrem Işık 'sayamadım' dedi. 'Kabul etmeyenler' demeden elektronik oylamaya geçtim. Yanlışlık yok" diye konuştu.

İkinci oylamada da Genel Kurul'a "kabul edenler", "kabul etmeyenler" diye sorduğunu, ancak katip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik oylama yaptığını belirten Yakut, bunda da yanlışlık olmadığını ifade etti. Yakut, elektronik oylama sonucunu açıklarken, pusulalarla kullanılan oyları sayıma dahil etmeyi unuttuğunu ve bunu da açıkça belirttiğini söyleyerek, düzelterek sonucu tekrar açıkladığını kaydetti.  Yakut'un açıklamasına muhalefet sıralarından itirazlar devam ederken, Yakut birleşime bir kez daha ara verdi.

Birleşimin ardından yapılan usul tartışmasında konuşan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, oylamanın İçtüzüğe ve teamüllere uygun yapılmadığını savundu.

Başkanlık makamının tarafsızlığını yitirdiğini öne süren Hamzaçebi, "Başkanın fezlekeleri TBMM'nin bilgisine
sunmama yönünde gösterdiği iktidar yanlısı tutum, oylamada da kendini gösterdi. Tarafsız, İçtüzüğe bağlı Meclis Başkanı değil, iktidara bağlı Meclis Başkanı oturdu" diye konuştu.

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop'un fezleke eklerinin içeriğine ilişkin konuşma yaptığını ifade eden Hamzaçebi, "Muhalefetten gizlenen fezlekeler iktidar milletvekillerine açılmış" dedi.

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu da fezlekelerin gündeme alınmamasının kamuoyunun vicdanını sızlattığını dile getirerek, AKP sıralarına, "Gerçekten alnınız aksa, yüzünüz temizse çekinmeden 'evet' diyeceğiniz dosyaya 'hayır' dediniz. Gönül rahatlığıyla 'hayır' dediyseniz vicdanınızla ilgili husustur, bugün güzel uyuyabilirsiniz" diye seslendi.

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise bu çağda böyle bir sayımın yapılamadığını belirterek, "Dolarları, avroları sayıyorsunuz, 450 oyu sayamıyorsunuz. Ey hortumcu dayı soktun gözüme yayı, görmez oldu gözlerim ne güneşi ne ayı" dedi.

Daha sonra AK Parti'nin, TBMM Genel Kurulu'nun yerel seçim nedeniyle 26 Mart'tan itibaren 10 gün süreyle çalışmalarına ara verilmesini içeren grup önerisi okundu.

Öneri üzerinde konuşan CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Cumhuriyet savcılığının dört bakanın dosyasını soruşturmadan ayırdığını belirterek, bunu Meclis'in yürütmesi gerektiğini söyledi.

İktidarın tek meşruiyet kaynağı olarak millet iradesini gösterirken, milletvekillerinin denetim görevini yapmasına engel olmasının çelişki olduğunu ifade eden Türmen, "Gizliliğin amacı delillerin karartılmasını önlemektir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nda değişiklik yaptınız. Gizlilik kararı avukatlar için ortadan kaldırılıyor da denetim yetkisiyle görevli milletvekilleri için kaldırılmayacak mı? Meclis'in 'soruşturma yapmıyorum' demesi garip bir adaletsizlik ortaya çıkaracaktır" diye konuştu.

Konuşmaların ardından AKP'nin TBMM Genel Kurulu'nun 8 Nisan Salı gününe kadar çalışmamasına ilişkin grup önerisi kabul edildi.

Yakut, birleşimi 8 Nisan Salı günü saat 15.00'de toplanmak üzere kapattı.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.