Header Ads

Gazeteci Michelle Demishevich'e Yapılan Transfobik Saldırı Mahkeme Tarafından Cezalandırıldı


İMC TV muhabiri Michelle Demishevich'in uğradığı sözlü ve fiziksel saldırının ardından açtığı davada mahkeme karar verdi. Demishevich'e sözlü ve fiziksel şiddet uygulayan Derya Tüzün 2 bin TL adlî para cezası ödeyecek.

NE OLMUŞTU?
Demishevich, 2011 yılında köpeğini gezdirirken bir kadın tarafından "Ramazan'da sigara mı içiyorsun?" diye uyarıldı. "Lütfen saygılı olur musunuz?" yanıtı üzerine "Sen kimsin ben sana saygı gösterecekmişim! Erkek misin, kadın mısın?" şeklinde cinsiyet kimliği üzerinden saldırıya uğrayan Demishevich, kadın tarafından ayrıca fiziksel saldırıya uğradı.

Olay yerine gelen 5 polis ekibinin yanında kadının ağabeyi, Demishevich'in omzuna yumruk atsa da polisler saldırıyı görmediklerini iddia etti. Şişli Polis Merkezi'nde hakaret ve kötü muameleye maruz kalan Demishevich, kendisine saldıran kadın tarafından, 5 polis ekip otosuna saldırdığı ve toplumun huzurunu bozduğu suçlamalarıyla karşılaştı.

'DAVA BOYUNCA LGBTİ KAVRAMLARINI ANLATTI'
Demishevich kararı ve dava sürecini kaosGL.org'a değerlendirdi. Dava süreci boyunca hakime LGBTİ, cinsiyet kimliği, toplumsal cinsiyet gibi kavramları anlattıklarını belirten Demishevich şöyle konuştu: "Çok zorlu bir davaydı. Hakime ilk duruşmada lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks anlattık. İkinci duruşma da toplumsal cinsiyet ve nefret suçlarını anlatmakla geçti. Davayı unuttuk aslında. LGBTİ mücadelesinin kavramlarını, gerçeklerini anlatmaya koyulduk. Hakim de ilgiliydi. Her kavramla ilgili sorular sordu, not aldı. Nihayetinde transfobi cezalandırılmış oldu."

'KARAR BAŞKA DAVALARDA DA EMSAL GÖSTERİLEBİLİR'
Transfobi temelli nefret suçu, cinsiyet kimliği gibi kavramlar tutanaklara da geçti. Demishevich bu davanın emsal gösterilebileceği fikrinde: "Transfobinin nefret suçları kapsamında ele alınması bir başlangıç. Haksız tahrik indirimlerinde de emsal olabilir. Adalet önünde eşitlik sağlanabilir."

LGBTİ'lerin adalet önünde eşitlik ve nefret suçlarına karşı hukukî olarak korunma mücadelesinde tutanaklara transfobi, homofobi, eşcinsel, trans ve nefret suçu gibi kavramların yazılması her zaman mümkün olmuyor. Çoğu zaman hakimler, ötekileştirilen ve ayrımcılığa uğrayan bir kimliği ya görmezden geliyor ya da hukuka aykırı bir şekilde eşcinsel ve transları cezalandırmayı tercih edebiliyor.

Ankara Eryaman'da translara dönük sistematik saldırı davasında da, tebliğnamede "önyargı saiki" ifadeleri geçmişti. "Sanıkların baştan itibaren Ankara'da çalışan ve kendilerini travesti olarak nitelendiren, bu amaçla dernek kuran şahıslardan 5000'er TL almak amacıyla cebir, tehdit, kasten yaralama eylemlerini gerçekleştirdikleri"nin altı çizilerek toplumsal önyargıların tetiklediği belirtilmişti.

Diyarbakır'da eşcinsel olduğu için babası ve iki amcası tarafından Temmuz 2012'de öldürülen Roşin Çiçek davasında ise; yaşam hakkının cinsel yönelim sebebiyle ihlal edilmesinin kabul edilemez olduğu belirtilmişti. Sanıklar hakkında pek çok eşcinsel ve trans cinayetinde yaşananın aksine haksız tahrik indirimi uygulanmamıştı.

Kararda, Roşin Çiçek'in cinsel yöneliminden dolayı babası tarafından kötü muamele gördüğü, hakaretlere maruz kaldığı ve darp gördüğü için evden kaçtığı belirtildi. Mersin'de bir gemicilik firmasında iş bulan Roşin'in annesinin işverenle görüşmesi sonucu işten çıkarılmasına da dikkat çekildi.

Katil amcalara müebbet babaya ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen davanın gerekçeli kararında şu ifadeler yer almıştı:"Baba ve iki amca, Roşin Çiçek'in farklı cinsel tercihleri nedeniyle çıkan dedikodulardan rahatsız olmaları ve maktulün cinsel tercihlerinde kararlılık göstermesi nedeniyle kasten öldürme suçunu işlediler.

Uluslararası ve ulusal yasal düzenlemeler göz önüne alındığında; bir kimsenin farklı cinsel eğilimleri nedeniyle; yaşam hakkının elinden alınması hiçbir koşulda mümkün değildir. Bu nedenle; maktulün, sanıklara yönelik haksızlık fiili içeren herhangi bir eylemi olmaksızın sadece cinsel eğilimlerinden ve ailenin, maktulün bu eğilimi nedeniyle toplum içerisinde yaşadığı rahatsızlıktan kaynaklanan bir gerekçeyle öldürülmüş olması kabul edilemez. Bu gerekçelerle sanıklar hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır."

Haber: ETHA

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.