Kemal Kılıçdaroğlu: Şu anda bir sivil darbeyle karşı karşı karşıyayız
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi toplantısı öncesi açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle vakit geçirecek zamanımız yok" açıklamasına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "Beştepenin yolunu bulamayanlar diyor ben ona yetki görev vermem" diyor. Senin yolunu bulduğun gibi biz yol bulmayız biz senin gibi değiliz ahlak yoksunu hiç değiliz kul hakkı yemek hele hele bizim kitabımızda hiç yok" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun CHP'li bazı isimlere teklif götüreceği söylentilerine, "CHP'de o kadar karaktersiz insan yoktur." karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar;
"Biz sorumlu bir parti olarak parti meclisimiz 14 temel ilke belirledik. Biz eski alışkanlık kavgaları bir tarafa bırakıyoruz. Türkiye'yi yöneteceksek ilk belirleyeceğiz ilkeleri uyuşan partiler yine bir araya gelsinler. Hep beraber bu ülkeyi yönetelim dedik.
Cumhurbaşkanının anayasal sınırları içerisine çekilmesi gibi 14 temel ilke belirledik bu ilkeleri kim kabul ediyorsa biz onlarla bir araya geliriz dedik.
Yüzde 60'lık blok ayrı bir hükümet kursun bu çağrımızıda yaptık bu çağrımıza MHP bütün çağrılara olduğu gibi hayır dedi. Şunu merak ediyorum herşeye hayır diyen bir parti vatandaşın önüne nasıl çıkacak.
MHP tavırlarıyla AKP'ye moral avantajı sağladı. Siz uyuşamıyorsunuz bize mahkumsunuz demeye başladı.
Sayın Ahmet Davutoğlu, CHP'yi ziyarete geldi. Sizinle koalisyon görüşmesi yapmak istiyoruz diye. 13 Temmuz 2015 tarihinde geldiler, genel merkezimizi ziyaret ettiler. Kendilerine şunu söyledim. 14 ilkemiz var, sizler de bunu biliyorsunuz. Kabul ediyorsanız bir sorunumuz yok. Ve şu tabloyu çok net Davutoğlu'nun önüne koydum. Eğer bir koalisyon kurulacaksa, bir yüksek profilli bir koalisyon olması lazım. Yani parlamentoda sayısal ağarlığı yeterli olması lazım. Bu var mı, var. İki, koalisyon hükümetinin 4 yıl süreyle kurulması lazım.
Biz Türkiye'nin 5 temel sorununu saptadık ve şunu söyledik bir koalisyon hükümeti 14 ilkeden yola çıkarak Türkiye'nin temel sornunu çözmelidir. Nedir 5 temel sorun;
1) Dış politika Türkiye dış politikada soyutlaştırılan bir ülkedir.
2) Ekonomi ikinci büyük sorun alanımız. O zaman dolar bu kadar yükselmemişti ama sorunları yanlışları biliyoruz.
3) Eğitim sorunu hiç bir anne baba bu eğitim sisteminden memnun değil. Çocuğunu okula gönderiyor ama memnun değil, göndermek istemiyor. Durumu iyi olan aileler çocuklarını özel okula gönderiyorlar. Kendilerine Finlandiya'dan eğitim reformu yapan bakan yardımcısını davet ettiğimizi de söyledik. Türkiye'ye çağdaş bir eğitim modelini kurmak zorundayız dedim.
4) Anayasa Darbe anayasası değişmelidir dedik.
5) Beşinci sorun alanımız şuan birinci sorun alanımız haline dönüştü 'toplumsal barış' bunu da ancak güçlü bir koalisyon hükümeti çözebilirdi.
Vatandaşlarımızdan zaman zaman bize şu eleştirilerde geliyor neden bu kadar vakit kaybettiniz diye? ne söyledim daha birinci gün sayın Davutoğlu'na söyledim
14 ilkemizi onlarda tamam dediler görüşme süremiz 10 gündü arkadaşlar bayram tatili girdi bizim değil onların sorunudur buda.
Bize kısa süreli bir seçim hükümeti önerisi geldi MYK'da bunu görüştük ve MYK son görüşmeden bir gün önce ilk gün sayın Davutoğlu'na söylediğimiz ilkeleri tekrarladı son görüşmemizde bize iki konuda derin görüş ayrılıkları olduğu söylendi
Birincisi eğitim ikincisi Dış politika derin görüş ayrılıklarının olması için müzakere yapılması gerekirdi. Biz ne söylüyorsak arkasındayız.
Sayın Davutoğlu söylediklerimin yanlış olduğunu söylüyorsa görüşmeler iki partinin tutanaklarında da var.
"Hiçbir CHP'li 'İmam Hatip Okullarını kapatacağız' diye bir cümle kurmamıştır."
Eğitime takılmışlar. Burada açık ve net bir çağrı daha yapıyorum. Hiç bir CHP yetkilisi, İmam Hatipler kapatılsın diye bir şey söylememiştir. Neden böyle bir şey diyelim. Bir kere daha söylüyorum, İmam Hatip liselerinde okuyanların güvencesi biziz."
"ŞEHİT OLMAK İSTİYORUM DİYEN BAKAN..."
Şehit cenazeleri üzerinden prim yapar hale geldiler. Bunlardan birisi çıkıp dedi ki ben de şehit olmak istiyorum. Ülkeyi bu hale getirdier. Şehit olmak istiyorum diyen bakan da 20 koruma ile geziyor. Kurşun geçirmez arabalara biniyor. Şehit olmak istiyorsan yandaşına verdiğin maden ocağına git oradaki işçiler gibi çalış.
Onların derdi senin çocuğun değil, onların derdi kendi makamları, kendi koltukları. Bunu çok iyi bilmeni isterim sayın vatandaşım.
Sen vatandaşı mı düşünüyorsun? kesinlikle tüm vatandaşlarımın emin olmasını istiyorum. Siyaset samimiyet işidir bunları bırakıp siyaseti zenginleştirme amacı olarak görenler bu ülkeye ağır bedeller ödetirler daha düne kadar ayırım yapıyorlardı etnik kimlik, inanç,yaşam tarzı üzerinden siyaset yapıyorlardı izin vermem beraber vermeyelim siyaset koltuğunda benim zenginleşmem Türkiye'ye bir şey kazandırmaz.
Bugün bir gazetemizde sayın Candaş Tolga Işık'ın köşesinde bir polis memurumuzun yolladığı bir yazı yayınlandı. Polis memurumuz diyorki; "Evet biz artık ölmek istemiyoruz, yanlış anlamayın korktuğumuzdan değil, ölerek bu sorunu çözemeyeceğimizden" diyor işte biz bu polis memurumuz gibi düşünüyoruz. birbirimizi öldürürek barışı sağlayamayız.
Biz ülkemizin birliği bütünlüğünü de bayrağımızın altında çözeriz koltuk sevdalısı değiliz biz zenginleşmek için siyaseti seçmedik hayatımızdan özveride bulunuyoruz biz bu ülkenin barışı, huzuru için değerli arkadaşlarım öyle acı tablolar var ki kaosu neden yarattıklarını itiraf ediyorlar.
"ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLER BİR DAYATMA SEÇİMİDİR"
Eğer siz başkan seçilseydiniz kaos olmayacaktı diyorlar. Senin iradene verdiğin oya da güvenmiyorum diyor. Herkes iyi düşünsün.
Türkiye'de hukuk yok şu anda demokrasi askıya alınmış. Şu anda bir sivil darbeyle karşı karşı karşıyayız teamüller hiç çalışmıyor.
"Beştepenin yolunu bulamayanlar diyor ben ona yetki görev vermem" diyor. Senin yolunu bulduğun gibi biz yol bulmayız biz senin gibi değiliz ahlak yoksunu hiç değiliz kul hakkı yemek hele hele bizim kitabımızda hiç yok. Herkese saygılıyız biz bir mağduriyet edebiyatı da yapmıyoruz biz hakkımız olanı istiyoruz biz sadece vermiyorlarsa sevgili yurttaşım sana havale ediyorum sen verdireceksin.
Eğer bir koalisyon olsaydı önümüzdeki bayramda emekliler birer maaş ikramiyelerini alacaktı. Asgari ücret 1.500 TL olacaktı.
Çiftçinin kullandığı mazot 1.5 TL olacaktı. Taşeron denen belaya son verilecekti.
Türkiye Ortadoğu'daki beladan kurtulacaktı.
Sayın Davutoğlu etkisiz bir eleman. Türkiye bu tabloyu hak etmiyor."
YORUM YAZIN