Header Ads

Soma davasında miting itirafı: 'Madenciler işsiz kalmasın diye AKP mitingine götürdük'

cihan

Manisa Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden, Soma maden kazası ceza davasının üçüncü duruşmasının ikinci celsesi başladı. Madenci ailelerinin ilgisinin azaldığı davaya, sanıklardan Ramazan Doğru’nun sorgulanmasıyla devam ediliyor. Sanık Doğru, ifadesinde AKP’nin Manisa’da yaptığı mitinge maden işçilerini götürdüklerini söyledi. Soma Belediye Meclisi AKP'li Üyesi Melike Doğru ve eşi Genel Müdür Doğru, işçileri işsiz kalmasınlar diye mitinglere götürdüklerini ifade etti. Müşteki avukatlarının sorularını cevaplayan sanık Doğru, Soma’daki bir saha ihalesinin açılması ve işçilerin işsiz kalmaması için diğer maden işletmeleriyle birlikte talepte bulunmak amacıyla işçileri, 2011 seçim sürecinde iktidar partisinin mitingine götürdüklerini söyledi.

Soma davası, Ramazan Doğru’nun müşteki avukatlarının doğrudan sorularını cevaplamasıyla devam etti. Daimi nezaretçi Mehmet Erez’in de dosyasının eklenmesiyle 8’i tutuklu 46 sanığa ulaşan duruşmada müşteki avukatları Denizer Şanlı ve Selçuk Kozağaçlı, Ramazan Doğru’ya doğrudan sorular yöneltti. İlk olarak Şanlı, Melike Doğru’nun Soma Belediye Meclisi üyesi olduğunu hatırlatarak, “İşçileriniz, iktidar partisinin mitingine götürülmeye zorlandı mı? İşçileriniz, mitinge götürüldüklerini ifade ediyor. Mitingde oldukları sürede yevmiyelerini de vermişsiniz. Yevmiyeleri siz mi karşıladınız?” diye sordu. Bunun üzerine Doğru’nun avukatı, davayla ilgili olmadığı gerekçesiyle soruya itiraz etti. İtiraz, mahkeme başkanı tarafından kabul edildi. Şanlı’nın ardından Doğru’ya soru yönelten avukatlardan Selçuk Kozağaçlı ise bu sorunun, iktidar ile işletme arasındaki sıkı ilişki sebebiyle kamu kurumlarının denetimlerinde bir zafiyet oluşturup oluşturmayacağı açısından önemli olduğunu belirtti. Sanık Doğru, bunun üzerine soruya cevap vermek istediğini söyledi. Doğru, “2011’deki seçimlerden önce Tayyip Bey’in Manisa’da mitingi vardı. Bizde de o sırada 3 bin kişi çalışıyordu ve rezerv bitmek üzereydi. 3 bin işçi, işsiz kalmakla yüzyüzeydi. Sadece bizde değil, yanımızdaki İmbat ve Uyar madenciliklerde de aynı şekilde mitinge insan götürüldü. Soma’daki sahada, ağustos ayında bir ihale vardı. Bizim de bunun açılmasıyla ilgili talebimiz vardı, işçilerimizin işsiz kalmaması için; ve bu ihale oldu. Biz alamadık, Demirexport firması aldı.” dedi.

'GEÇMİŞİNDE ÖLÜMLÜ İŞ KAZALARI VAR'

Sanık Doğru, Av. Denizer Şanlı’nın, “Madencilik hayatınızda kaç işçi öldü?” sorusuna şu cevabı verdi: “25 yıldır Soma’da çalışıyorum. Madencilik, dünyanın en tehlikeli ve zor işidir. Ne kadar istesek de önüne geçemeyebiliriz. 2002’den 2009’a kadar genel müdürlük yaptığım zamanlarda üç ölümlü kaza oldu, 2004 ve 2005 yıllarında. Genel müdür pozisyonundan sonra Eynez Maden Ocağı’nda beş ölümlü kaza, bir de Işıklar Maden Ocağı'nda ölümlü kaza meydana geldi. Dünyanın en tehlikeli ve zor işini yapıyoruz. Ne kadar tedbir alsak da bazen böyle kazalar olabiliyor.”

'EĞİTMEK İÇİN ELEMAN ALDIK'

Sanık Ramazan Doğru, kendisine yöneltilen sorular üzerine işletme devralındığında iş güvenliği açısından yatırımlar yapıldığını, en basit örnekle üfleyici havalandırma yerine emici havalandırma yöntemine geçtiklerini söyledi. Av. Şanlı’nın, “Mekanize ayağa geçiyorsunuz ama işçi sayısı çok fazla. Teknoloji ilerledikçe işçi sayısı azalır, artmaz.” demesi üzerine şu ifadeleri kullandı: “Mekanize üretimde başarılı olduk. Mekanizeyi, 2011 Eylül ayında kurduk. Üretim 2,5 milyon tondu. Bu havzada ilk kez mekanize üretimi kurduk. Soma’nın geleceği için, mekanize üretimi işçilerin öğrenmesi için işçileri eğitim amaçlı aldık. Mekanize üretimin Soma’ya yerleşmesi için, işçi yetiştirmek için eleman aldık.”

'İMZA BANA AİT DEĞİL'

Şanlı, Doğru’ya sanık Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ile aralarındaki, iş güvenliği yetki ve sorumluluğu imzası konusundaki husumeti de sordu. Kendisinin iş güvenliğinde yetki ve sorumluluğu bulunduğuna ilişkin bir evrak imzalamadığını, o evrakı kazanın ikinci gününde mahkemede öğrendiğini söyleyen sanık Doğru, “Bilgim, Can Gürkan’ın avukatının mahkemeye sunduğu evrakta sorumluluk yüklendiğine yöneliktir. İmza da bana ait değildir.” dedi.

'KARARI BEN VERDİM'

Şanlı’nın ardından soru soran Kozağaçlı da sanık Gürkan’ın, “Merzifon’daki ocağı tehlikeli bulduğum için kapattım.” sözünü hatırlatarak, kapatma kararını asıl kimin verdiğini sordu. Sanık Doğru da kendisinin verdiğini, bu kararı patronuna ilettiğini ve ocağın kapatıldığını söyledi. Doğru, “A panosunu, işletmeyi devraldığımızda üretime aldık. Yoğun metan zehiri olduğunu farkettik. Kapatma kararını da ortaklaşa verdik. Emniyet mühendisi, işletme mühendisi ve Can Bey de vardı. Kararı birlikte verdik.” diye konuştu. Kozağaçlı bu kez de, “Size güvenmeyen, imza yetkiniz olmadığı halde size sorumluluk yükleyen patron varken, ‘Kararı ben verdim.’ mi diyorsunuz?” diye sordu. Doğru, bunun üzerine, “A panosu kapandığında Alp Gürkan patrondu. Merzifon’da da Can Gürkan yönetim kurulu başkanı değil, yönetim kurulu üyesiydi.” cevabını verdi.

Manisa Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Soma davasında avukatların doğrudan sorularını cevaplayan Soma Kömür İşletmeleri AŞ İşletme Müdürü Akın Çelik’in sorgusu yaklaşık 11 saat sürdü. Duruşmanın bitimi ilk kez karanlığa kaldı. Mahkeme Başkanı, Çelik’in sorgusunun bugün tamamlanması gerektiğini söyleyince, madenci yakınlarının evlerinde bekleyen çocukları olduğunu söyleyen müşteki avukatı sorularının tamamını sormaktan vazgeçti.

Soma Kömür İşletmeleri AŞ İşletme Müdürü Akın Çelik, yaklaşık 11 saat boyunca sanık ve müşteki avukatlarının doğrudan sorularını yanıtladı. Mahkeme Başkanı, sorgunun yarına kalmaması için doğrudan sorgunun bugün sonlanması gerektiğini ifade etti. Çelik’e yaklaşık 2 saat boyunca sürecek sorularının olacağını ancak madenci yakınlarının evlerinde bekleyen çocuklarının bulunduğunu belirten bir kısım müşteki avukatı Selçuk Kozağaçlı, Çelik’e yöneltilecek soruların yarına ertelenmesini talep etti. Mahkeme başkanı talebi reddedince Kozağaçlı, sadece birkaç soru sormakla yetineceğini ve bu kararın doğru bir karar olmadığını ifade etti.

“İKİ TANE AKIN ÇELİK VAR”

Kozağaçlı’nın Çelik’e yönelik ilk sorusu, “İki tane Akın Çelik var. 170 insanla kişisel olarak görüştüm. Okul birincisi, madenin en sevilen insanısınız. Zaten işçileri kurtarmak için geri döndünüz ve son anda kurtuldunuz. Bir yanda böyle bir Akın Çelik varken, bir yanda da kendini patronunun önüne atan, sabotaj olduğunu iddia eden bir Akın Çelik var. Sorumu soracağım, hangisi cevap verirse versin. İsmail Adalı ne iş yapar?” oldu. Çelik bunun üzerine Adalı’nın kendisi çalışmadığı zaman yerine baktığını, kendisi çalışırken de üretim kısmına bakan kişi olduğunu söyledi.

“MÜHENDİSİN ÜRETİMİ DURDURMA YETKİSİ VAR”

Kozağaçlı bu kez, “Siz ne kadar seviliyorsanız İsmail Adalı’dan da o kadar nefret ediliyor. İşçiler söylüyor; küfür var, dayak var. Bunlardan haberiniz var mıydı?” diye sordu. Çelik ise böyle bir şeyden haberi olsaydı hiç düşünmeden işten atacağını dile getirdi. Kozağaçlı, işe yeni başlayan deneyimsiz mühendislerin, herhangi bir sorunla karşılaştığında üretimi durdurma yetkisinin olup olmadığını da sordu. Çelik su soruya, “Mühendis üretimin durdurulması gerektiğini söylerse buna yetkisi de, gücü de, hakkı da vardır.” cevabını verdi.

“ADALI’NIN HAKARETİNDEN HABERİM YOK”

Kozağaçlı bunun üzerine şu hatırlatmayı yaptı: “Elektrik işlerine bakan jeoloji mühendisi Murat Bodur ifadesinde iş güvenliği vardiya mühendisi Yalçın Erdoğan’ın yaşadığı olayla ilgili şunları söylüyor; panodaki çalışanları sorun nedeniyle tahliye ettiğinde İsmail Adalı kendisini çağırıp üretimi durduramayacağını söyleyip hakaret etmiş.” Çelik bunun üzerine “Bu olaydan haberim yok. Gerçek olduğuna inanmıyorum, başka bir şey vardır.” dedi.

Kozağaçlı sorularını yarıda keserken, bir müşteki avukatı daha soru sormak isteyerek Çelik’e birkaç soru yöneltti. Ailelerin büyük çoğunluğu saatin çok geç olduğunu belirterek salonu terk etti. Mahkeme, yarın saat 09.00’a ertelendi.

Dün, sanıklardan Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın sorgulandığı duruşmaya, madenci ailelerinin gösterdiği ilginin bugünkü celsede azaldığı görüldü.

Davada sekiz tutuklu sanık "olası kastla ölüme sebebiyet vermek", geri kalan 38 sanık ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kimsenin yaralanmasına sebep olma" suçlarından yargılanıyor.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.