Kılıçdaroğlu, Demirtaş ve Yüksekdağ'la görüştü: Ülkemizi, insanlarımızı seviyoruz. Umudumuzu asla yitirmemeliyiz.
cha/dha
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Mecliste bir araya geldi. Yaklaşık 45 dakika süren görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, ayrışmaya değil birleşmeye, bölünmeye değil beraber olmaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
"Ülkemizi, insanlarımızı seviyoruz." diyen Kılıçdaroğlu, vatandaşı ayırıp birbirine kırdırmak için siyaset yapmadıklarını vurguladı.
"Yaşanan olaylardan duyduğumuz endişeleri dile getirdik karşılıklı olarak. Ayrışan siyaset Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Endişe siyasetçiler için geçerli bir kavram olmaktan çıktı bütün dünyanın Türkiye için endişe duymaya başladı. Siyasi partilerin elbette ki dünya görüşleri farklıdır ama sonuçta hepimiz vatandaşların çıkarları için mücadele ediyoruz. Biz ayrışan değil beraber olan bir toplumdan yanayız. Bu yüzden bu ziyaret çok önemliydi. Keşke bu ziyaretleri bütün siyasi partiler birbirlerine yapabilseler. Biz CHP olarak üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Bu ziyareti tüm siyasi partilerin yapması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, gerginliği çıkaranın siyaset kurumu olduğuna dikkat çekti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sayın Davutoğlu olayların yoğunluğu ve ağırlığı altında ezilen bir kişi. Özellikle son günlerde yaptığı açıklamalar kendi içinde ciddi çelişkilerle dolu. Yapılan açıklamaları büyük bir endişe içinde izliyorum. Suriye’den geldiler. Peki Suriye’den Ankara’ya kadar nasıl geldiler. Suriye'den geldiler takip etmedik; böyle bir şey olabilir mi? Sanki olay Suriye sınırında oldu, Suriye topraklarında oldu ve bizde takip etmedik. Beyefendi olay Ankara’da oldu, Ankara Garı'nda oldu. Olay Emniyet Müdürlüğüne 500 metre mesafede oldu. Siz orada neden önlem almadınız. 99 kişi hayatını kaybetti, yoğun bakımda olan çocuklarımız var. Bu sorunların altında hükümet ezilmiş vaziyette. Türkiye’de ciddi bir yönetim boşluğu var. Ne söylediğini bilmeyen bir Başbakan, önlem almayan bir İçişleri Bakanı, insanların ölümü karşısında televizyonlarda gülümseyen bir Adalet Bakanı. Toplumun vicdanı bunlardan rahatsız, emin olun rahatsız. Biz tüm bunları aşmaya hazırız, yeter ki ahlaki değerlere uygun davranmış olalım yeter ki. Eğer siz yönetimde ciddi zaaf göstermişseniz bırakacaksınız bu kadar basit. Uygar dünya yapıyorsa, biz aynısını neden yapmıyoruz. Suudi kralı yapıyorsa neden sayın Davutoğlu yapmıyor, yapmalı bunları. 2 bakanı azletmeli. Bunu yapmadığı takdirde hangi olay olacak ki bu bakanlar istifa etsin, hangi olay, kaç kişi ölecek ki bu bakanlar istifa etsinler? Bu ölüm sayısı yetmiyor mu onlara? Anneler ağlıyor, yürekleri kan ağlıyor; beyefendi çıkmış gülümseyerek hayır istifa etmeyeceğim diyor. Güvenlik zaafı yoksa bu 99 kişi nasıl öldü, kim öldürdü bunları?" şeklinde konuştu.
Çok dostane verimli bir görüşme yaptık.
Siyaset konuşamazsa bu toplumsal bir gerilime dönüşüyor. Bu görüşme tansiyonun düşürülmesi açısından önemli bir görüşme olmuştur. Ümit ediyorum ki bütün siyasetçiler diyalog kanalarını açık tutma anlamında cesaretli bir tutum ortaya koyarlar.
Bu kadar acıya rağmen umutsuz olmaya gerek yok. Her şeye rağmen bizler bir umut yaratmalıyız.
Bu tür görüşmeler içeriğinde bağısız umudu koruma anlamında önemlidir.
Hepimizi insanız ve travma yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri daha fazla yakıyor.
Aileler evlatlarını kaybeden bütün ailelerimizin acısı var. Ve bizler bütün bu acılar ortak acılarımızdır, geride kalanlar bu acıları hak etmiyorlar. Bu acılar bir daha yaşanmasın diye çözüm üretmezsek bu makamlarda olmamızın hiçbir anlamı olmaz.
HDP olarak kim diyalogdan ayana bir adım atarsa biz kendisine 10 atmayı görev biliriz.
Asla karamsar olmaya gerek yok. Geleceğe barış dolu aydınlık geleceği yaratmak için önümüze heyecanla bakmaya devam etmeliyiz.
Kendilerini Ankara katliamı sonrası girişimlerini önemli bulduğumuzu söyledik. Sayın başbakanın hesap vermekten uzak suçlayıcı tavrı büyük bir yöneyim boşluğu doğduğunu ortaya koydu.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun olgun bir tutumla bu görevi üstlenmesi takdire şayandır.
Bir hükümet boşluğu var dedim ya. Türkiye bir geçiş dönemi yaşıyor. Öyle bir geçici başbakan tarafından yönetiliyor ki Türkiye kendisinin özür dilemesi gerektiğinin farkında değil. Hala bizden özür bekliyor.
Çok çok uzaktayız kendisiyle öyle görüyoruz.
kendisi toplumdan özür dilemeli. Sizi koruyamadık ey halkım özür diliyorum demesi gereken kişi bizden özür bekliyor.
Allah akıl fikir versin.
Faillerin Suruç ve Diyarbakır failleriyle bağlantılı olduğunu ilk gün savcılık bizimle paylaşmıştı.
Görüldüğü kadarıyla siyaset soruşturmaya müdahale ediyor. Savcılar üzerinde siyasi baskı varsa çıkıp bunu açıklasınlar. Bu soruşturma sağlıklı yürütülürse bağlantılar ortaya çıkacaktır.
IŞİD devlet içinde çok sağlam ilişkileri var. Koruyup kollanıyorlar.
Biz Davutoğlu bunu planladı demiyoruz.
Devlet içerisinde bunu yapanlar var. Devlet bunu yaptı derken bilerek daha önceki katliamlarda üzerini örtme çabasını da söylüyoruz.
Şimdi Davutoğlu’nun can havliyle hayır devletin dahli yok demesi bizi daha da şüphelendiriyor.
Daha soruşturma bitmedi. Başlamadı bile. İşte bu şüphelerimizi artırıyor. Önceki deneyimlerimize dayanarak kuşkuluyuz.
Siz hep korudunuz bunları. Öfkeli çocuklar dediniz. Şimdi Suriye’den gelip Ankara’da bomba patlatıyorlarsa kimi sorumlu tutacağız bunda. Neredeyse “HDP yaptı” diyo5rlar. Bir başbakan ancak bu kadar pişkin olabilir.
Acılarla alay eden yuhalayan kesimleri Allah’a havale edelim. Bunu iktidarın söylemi bu hale getirdi. Biz göğsünün içinde insan kalbi taşıyan o kalbin içinde de vicdanı olan herkesle kardeşiz.
Leyla Abla’nın içi uyanarak yaptığı bir çağrıdır. Kişisel bir çağrıdır. Bir anne olarak yapmıştır. Partimizin yaptığı bir çağrı değildir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Mecliste bir araya geldi. Yaklaşık 45 dakika süren görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, ayrışmaya değil birleşmeye, bölünmeye değil beraber olmaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
"Ülkemizi, insanlarımızı seviyoruz." diyen Kılıçdaroğlu, vatandaşı ayırıp birbirine kırdırmak için siyaset yapmadıklarını vurguladı.
"Yaşanan olaylardan duyduğumuz endişeleri dile getirdik karşılıklı olarak. Ayrışan siyaset Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Endişe siyasetçiler için geçerli bir kavram olmaktan çıktı bütün dünyanın Türkiye için endişe duymaya başladı. Siyasi partilerin elbette ki dünya görüşleri farklıdır ama sonuçta hepimiz vatandaşların çıkarları için mücadele ediyoruz. Biz ayrışan değil beraber olan bir toplumdan yanayız. Bu yüzden bu ziyaret çok önemliydi. Keşke bu ziyaretleri bütün siyasi partiler birbirlerine yapabilseler. Biz CHP olarak üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
"DAVUTOĞLU OLAYLARIN YOĞUNLUĞU VE AĞIRLIĞI ALTINDA EZİLEN BİR KİŞİ"
Bu ziyareti tüm siyasi partilerin yapması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, gerginliği çıkaranın siyaset kurumu olduğuna dikkat çekti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sayın Davutoğlu olayların yoğunluğu ve ağırlığı altında ezilen bir kişi. Özellikle son günlerde yaptığı açıklamalar kendi içinde ciddi çelişkilerle dolu. Yapılan açıklamaları büyük bir endişe içinde izliyorum. Suriye’den geldiler. Peki Suriye’den Ankara’ya kadar nasıl geldiler. Suriye'den geldiler takip etmedik; böyle bir şey olabilir mi? Sanki olay Suriye sınırında oldu, Suriye topraklarında oldu ve bizde takip etmedik. Beyefendi olay Ankara’da oldu, Ankara Garı'nda oldu. Olay Emniyet Müdürlüğüne 500 metre mesafede oldu. Siz orada neden önlem almadınız. 99 kişi hayatını kaybetti, yoğun bakımda olan çocuklarımız var. Bu sorunların altında hükümet ezilmiş vaziyette. Türkiye’de ciddi bir yönetim boşluğu var. Ne söylediğini bilmeyen bir Başbakan, önlem almayan bir İçişleri Bakanı, insanların ölümü karşısında televizyonlarda gülümseyen bir Adalet Bakanı. Toplumun vicdanı bunlardan rahatsız, emin olun rahatsız. Biz tüm bunları aşmaya hazırız, yeter ki ahlaki değerlere uygun davranmış olalım yeter ki. Eğer siz yönetimde ciddi zaaf göstermişseniz bırakacaksınız bu kadar basit. Uygar dünya yapıyorsa, biz aynısını neden yapmıyoruz. Suudi kralı yapıyorsa neden sayın Davutoğlu yapmıyor, yapmalı bunları. 2 bakanı azletmeli. Bunu yapmadığı takdirde hangi olay olacak ki bu bakanlar istifa etsin, hangi olay, kaç kişi ölecek ki bu bakanlar istifa etsinler? Bu ölüm sayısı yetmiyor mu onlara? Anneler ağlıyor, yürekleri kan ağlıyor; beyefendi çıkmış gülümseyerek hayır istifa etmeyeceğim diyor. Güvenlik zaafı yoksa bu 99 kişi nasıl öldü, kim öldürdü bunları?" şeklinde konuştu.
DEMİRTAŞ: TRAVMA YAŞIYORUZ
Çok dostane verimli bir görüşme yaptık.
Siyaset konuşamazsa bu toplumsal bir gerilime dönüşüyor. Bu görüşme tansiyonun düşürülmesi açısından önemli bir görüşme olmuştur. Ümit ediyorum ki bütün siyasetçiler diyalog kanalarını açık tutma anlamında cesaretli bir tutum ortaya koyarlar.
Bu kadar acıya rağmen umutsuz olmaya gerek yok. Her şeye rağmen bizler bir umut yaratmalıyız.
Bu tür görüşmeler içeriğinde bağısız umudu koruma anlamında önemlidir.
Hepimizi insanız ve travma yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri daha fazla yakıyor.
Aileler evlatlarını kaybeden bütün ailelerimizin acısı var. Ve bizler bütün bu acılar ortak acılarımızdır, geride kalanlar bu acıları hak etmiyorlar. Bu acılar bir daha yaşanmasın diye çözüm üretmezsek bu makamlarda olmamızın hiçbir anlamı olmaz.
HDP olarak kim diyalogdan ayana bir adım atarsa biz kendisine 10 atmayı görev biliriz.
Asla karamsar olmaya gerek yok. Geleceğe barış dolu aydınlık geleceği yaratmak için önümüze heyecanla bakmaya devam etmeliyiz.
Kendilerini Ankara katliamı sonrası girişimlerini önemli bulduğumuzu söyledik. Sayın başbakanın hesap vermekten uzak suçlayıcı tavrı büyük bir yöneyim boşluğu doğduğunu ortaya koydu.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun olgun bir tutumla bu görevi üstlenmesi takdire şayandır.
Bir hükümet boşluğu var dedim ya. Türkiye bir geçiş dönemi yaşıyor. Öyle bir geçici başbakan tarafından yönetiliyor ki Türkiye kendisinin özür dilemesi gerektiğinin farkında değil. Hala bizden özür bekliyor.
Çok çok uzaktayız kendisiyle öyle görüyoruz.
kendisi toplumdan özür dilemeli. Sizi koruyamadık ey halkım özür diliyorum demesi gereken kişi bizden özür bekliyor.
Allah akıl fikir versin.
Faillerin Suruç ve Diyarbakır failleriyle bağlantılı olduğunu ilk gün savcılık bizimle paylaşmıştı.
Görüldüğü kadarıyla siyaset soruşturmaya müdahale ediyor. Savcılar üzerinde siyasi baskı varsa çıkıp bunu açıklasınlar. Bu soruşturma sağlıklı yürütülürse bağlantılar ortaya çıkacaktır.
IŞİD devlet içinde çok sağlam ilişkileri var. Koruyup kollanıyorlar.
Biz Davutoğlu bunu planladı demiyoruz.
Devlet içerisinde bunu yapanlar var. Devlet bunu yaptı derken bilerek daha önceki katliamlarda üzerini örtme çabasını da söylüyoruz.
Şimdi Davutoğlu’nun can havliyle hayır devletin dahli yok demesi bizi daha da şüphelendiriyor.
Daha soruşturma bitmedi. Başlamadı bile. İşte bu şüphelerimizi artırıyor. Önceki deneyimlerimize dayanarak kuşkuluyuz.
Siz hep korudunuz bunları. Öfkeli çocuklar dediniz. Şimdi Suriye’den gelip Ankara’da bomba patlatıyorlarsa kimi sorumlu tutacağız bunda. Neredeyse “HDP yaptı” diyo5rlar. Bir başbakan ancak bu kadar pişkin olabilir.
Acılarla alay eden yuhalayan kesimleri Allah’a havale edelim. Bunu iktidarın söylemi bu hale getirdi. Biz göğsünün içinde insan kalbi taşıyan o kalbin içinde de vicdanı olan herkesle kardeşiz.
Leyla Abla’nın içi uyanarak yaptığı bir çağrıdır. Kişisel bir çağrıdır. Bir anne olarak yapmıştır. Partimizin yaptığı bir çağrı değildir.
YORUM YAZIN