Kılıçdaroğlu: Hangi gerekçe ile yayın yasağı getiriyorlar? Kendi yaptıklarını örtmek için mi?
dha/cha
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜSİAD'ın Intercontinental Otel'deki "Siyasi Parti Liderleri ile Buluşma Toplantıları" programının konuğu oldu.
Programın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran "Ankara'daki saldırı ile toplum olarak hepimiz derinden sarsıldık, üzüldük diyemiyorum. Kelimeler hissettiğimiz üzüntüyü ifade etmek için maalesef yetersiz kaldı. Son patlamalarla artık tepe noktasına ulaşan şiddet olaylarıyla ilgili olarak vatandaşlarımızın can güvenliğinin ve huzurun tam olarak sağlanması yönünde gerekli tüm tedbirlerin gözden geçirilmesi, ve bu olayın suçlularının biran önce ortaya çıkarılması kamu vicdani açısından hayati derecede önemli" dedi.
"TÜRKİYE'NİN 5 TEMEL SORUNU VAR"
Cansen Başaran'dan sonra konuşan Kılıçdaroğlu, "Biz Türkiye'nin 5 temel sorunu olduğunu düşünüyoruz. Bu 5 temel sorunu çözersek Türkiye'nin çok ciddi bir sıçramayı gerçekleştireceğine inanıyoruz. Size bu 5 temel sorunu ve bunları nasıl aşacağımız konusunda Cumhuriyet Halk Partisi'nin düşüncelerini aktaracağım. 1'incisi hukuk düzeni anayasa. 2'incisi dış politikamız. 3'ncüsü ekonomimiz kan kaybeden gelip bir yere sıkışan ekonomi tablosuyla karşı karışayız. 4'üncüsü eğitim sistemimiz ve 5'incisi de toplumsal barışımız, dinamitlenen toplumsal barışımız. Bu 5 sorunu çözersek Türkiye önemli aşamayı kat etmiş olacak. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim koalisyon öncesi 14 ilke açıkladık. 14 ilkeden yola çıkarak bu 5 temel sorunu yine gündeme getirdik. Bu sorunları Türkiye çözmek zorundadır" diye konuştu.
"İYİ HUKUKÇU YETİŞTİRMEMİZ LAZIM"
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu 2'ye ayıracaklarını belirten Kılıçdaroğlu "Hukuk düzenini sağlamak için yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacağız. İşe hukuk fakültelerinden başlamamız gerekiyor. İyi hukukçu yetiştirmemiz lazım. Bu hukuk ve öğrenim sistemiyle ciddi hukukçu yetişmez. 4 yıl değil en az 6 yıl olması lazım. Hukukçunun artık çok iyi yabancı dil bilmesi lazım. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu 2'ye ayıracağız. Hakimler Yüksek Kurulu, Savcılar Yüksek Kurulu olacak. Adalet Bakanı Müsteşarı ve Adalet Bakanı kesinlikle burada yer almayacak. Yani siyasi iktidarın gölgesi bağımsız yargının üstüne düşmeyecek" ifadelerini kullandı.
"HERKES KENDİSİNİ CUMHURBAŞKANI GİBİ SORUMSUZ ADLEDİYOR"
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"En çok ihtiyaç duyduğumuz siyasi ahlak. Eğer siyaseti kirlilikten arındırmazsak, ahlaki ilkeleri yani etik değerleri güçlü kılmazsak emin olun bu ülkede hiçbir şey olmaz. Bizim amaçlarımızdan birisi ilk bir yıl içinde kesinlikle siyasi ahlak yasası çıkarmaktır. Siyasette etik kuralları ortaya koymaktır. Bu olmadığı taktirde Türkiye'de değişen bir şey olmaz. Letonya'da bir alışveriş merkezinin çatısı çöktü diye bakan istifa ediyor. Norveç'te terör eyleminde Norveçliler öldü, Adalet Bakanı istifa etti. Kendilerini siyasi sorumlu olarak görüyorlar .Biz de siyasi sorumluluk yok. Yetki var; ama sorumluluk yok. Herkes kendisini Cumhurbaşkanı gibi sorumsuz addediyor. Olmaz, olmaz. Bütün uygar dünyayı kendimize güldürüyoruz. Sayın Davutoğlu ile görüşürken Suudi Kralı'nın bile bazı önlemler aldığını, bakanı görevi aldığını ifade ettim. Bakanlar istifa etmiyorsa siz görevden alın dedim. Yeni bir başlangıç yapmamız lazım. Demokraside bir olgunluk çıtasını yakalamamız lazım. Bunun olması lazım; ama yok."
"MEDYANIN GÜCÜ SINIRLANDIRILDI"
Medyanın özgürlük alanının genişletilmesi gerektiğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Değerli arkadaşlar hukukun üstünlüğü içinde medya özgürlüğünün ayrı bir yeri vardır. Bütün demokrasilerde yasama, yargı yürütme bir de dördüncü güç olarak medya var. Biz de medyanın gücü sınırlandı. 1'incisi medya patronunun üzerine baskılar kuruldu, cezalar yağmur gibi yağdı. 2'nci aşama gazetecilerin görevlerine son verildi. 3'üncü aşama gazeteciler ölümle tehdit edildi. 4'üncü aşama doğrudan doğruya gazetelerin kendisi milletvekili gözetiminde ve eşliğinde basıldı. Bütün dünyayı kendimize güldürüyoruz. Böyle bir şey olamaz. Her gittiğim toplantıda söylüyorum. Politikacıların alkıştan çok eleştiriye ihtiyacı vardır" dedi.
Ankara’daki bombalı saldırıya değinen Kılıçdaroğlu, “Şimdi olayı IŞİD çıkardı, PKK çıkardı’ diye ve bunları tespit etmişler diye neredeyse sevinç çığlıkları atacaklar. Anlamakta zorlanıyorum. Elinizde canlı bombaların listesi var. O iki kişinin adı da var. Ve bunlar uzun bir yol katediyorlar. Ankara’ya geliyorlar. Güvenlik güçlerinin elinde fotoğrafları da var. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 500 metre yakınlıkta olan bir yerde eyleme bomba koyuyorlar. Canlı bomba. Sorumlusu kim?” şeklinde konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmeye değinen Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakana söyledim; gelin bir şey yapın, başbakanlığınızı kanıtlayın. İki bakan ayrılmıyorsa siz görevden alın onları. Farklı bir profil çizin. İlk sorum şu oldu; siz 3 sayın bakanın televizyonda yaptığı açıklamayı izlediniz mi? İzlemediğini söyledi. Lütfen izleyin dedim. ‘Güvenlik açığımızı yok’ diyor. Güvenlik açığınız yoksa –o zaman rakam 95’ti- bu 95 kişi nasıl öldü? Sorulması gereken soru şu? Elinizde liste var. Failleri biliyorsunuz. Ankara’ya kadar gelip gömlekleri giyiyorlar. Kalabalığa giriyorlar, bombayı patlatıyorlar ve siz kendinizi sorumlu hissetmiyorsunuz. İyi de bu ülkeyi kim yönetiyor?” ifadelerini kullandı.
"DIŞ POLİTİKA MİLLİ OLMAK ZORUNDADIR"
Kılıçdaroğlu konuşmasında ayrıca şunları da kaydetti:
"Dış politika ikinci sorun alanımız. Son 7-8 yılda ortaya çıkan tablodur. Eskiden bir sorun alanı değildi dış politika. Vardı sorunlarımız; ama temel sorunumuz değildi. Şimdi Türkiye'nin temel sorun alanı oldu. Sayın Davutoğlu koalisyon görüşmelerinde geldiğinde ve en son kendisini ziyaretimde de söyledim; Türkiye'nin dış politikasının 180 derece değişmesi lazım. Dış politika milli olmak zorundadır. İktidarı ile muhalefeti ile herkes ülkenin izlediği dış politikayı desteklemek zorundadır, kural budur. Ama siz dış politikayı mezhepçi bir anlayışa indirgerseniz, başka ülkelerin içişlerine karışırsanız, o ülkelere Türkiye'den TIR'larla silah gönderirseniz, binlerce çocuğun ve masum insanın ölümüne seyirci kalırsanız ve onun nedeni olursanız; biz bunu nasıl destekleyeceğiz, bu dış politikaya nasıl doğrudur diyeceğiz?"
CHP iktidarında birinci sınıf demokrasiyi bu ülkeye getireceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Sizin CHP iktidarında rahatlıkla CHP’yi eleştirme özgürlüğünü getireceğiz. Çünkü eleştiriden korkan özgüvenini yitirmiş kişilerdir. Benim özgüvenim varsa, kendime güveniyorsam, eleştiriden ders çıkarma gibi bir kültürü benimsiyorsam neden korkacağım?” diye konuştu.
İRAN ÜNİVERSİTELERİ, TÜRKİYE'Yİ GEÇTİ
13 yılda 12 kez değiştirdiler. İnsaf. Çocuklarını denek olarak kullanan başka bir ülke yoktur. PISA sonuçlarını siz de biliyorsunuz. Sayın Davutoğlu koalisyon görüşmeleri sonrasında yaptığı açıklamada eğitimde görüş ayrıklarımız var demişti. Ben bilgi toplumunu savunuyorum siz orta çağı savunuyorsunuz. Üniversiteler bilgi üretim merkezleri olacak. Bilgi üretecek üniversiteler. Üzülerek söylüyorum yine içim kan ağlıyor. Cumhuriyet Teknik’te okudum geçen gün. İran üniversitelerinde bilimsel makale sayısı Türkiye’yi geçti.
“ONLAR PİREYİ DEVE DİYE SATARKEN…”
Kesinlikle zorunlu eğitim süresini uzatacağız. Tam gün eğitimi getireceğiz. Bakın şu talimatı verdim Bütün belediyelerimize: Mutlaka çok sayıda her mahallede kreş açın. Kadın çocuğunu kreşe getirmeli ve sosyal hayata dahil olabilmeli.Bakın çok güzel işler yapıyor bizim belediyelerimiz ama bir özelliğimiz var onu söylemekten kendimi alamıyorum; onlar pireyi deve diye satarlarken biz deveyi pire diye bile satamıyoruz.
ÖĞRETMENİ TOPLUMUN LİDERİ YAPACAĞIZ
Çağdaş ülkelerdeki üniversiteler hangi koşullarda eğitim veriyorsa, onu getireceğiz. Öğretmeni toplumun lideri yapacağız. Bütün harcamalardan kısacağız, eğitime önem vereceğiz. Siyasetin bir de gelecek ufkunun olması lazım. Siyasetin bir vizyonu olması lazım. Türkiye’yi daha farklı bir noktaya taşımak zorundayız. Okul aile birlikleri, kesinlikle yeni bir yasa getireceğiz, anneler okul aile birliklerinin kesin üyesi olacaklar. Okul aile birliklerine yasal kimlik vereceğiz, anne okul yönetiminde söz sahibi olsun.
Eğitim milli olmak zorundadır. Ama evrensel değerlerle uyumlu olmalıdır. Ama bizim eğitim sistemimiz ne milli ne de evrensel değerlerle uyumlu.
İmam hatiplere takmışlar. Orada okuyan bizim çocuklarımız değil mi. Onların da modern dünyayı anlamasını isteriz.
Biz geçen yasama yıllarında ana muhalefet partisiydik, ama bu sorunu diğer ülkeler nasıl çözmüşler diye diğer ülkelere heyet gönderdik. Ama bunu yapması gereken o dönemin iktidarıydı. Eğitim sorunu için Finlandiya’dan eğitim reformunu yapan bakanı davet ettik. Eğitim sisteminde reform yaptık, milli gelir 40 bin dolara çıktı dedi.
TÜRKİYE 30 YILDIR BU SORUNU AŞAMADI
Beşinci sorun alanımız toplumsal barış. Türkiye 30 yıldır bir sorunu aşamadı. Adına terör deyin ne derseniz deyin. Bu sorunun anahtarının özgürlük ve demokraside yattığını söyleyen genel başkanım. Bu sorunun çözümünde temel 4 ilke vardır.
SORUNU ÇÖZEBİLECEK PARTİ BİZİZ
Ben size şu sözü verebilirim. Bu sorunu çözecek olan parti biziz. Cumhuriyet Halk Partisidir. Bu
ülkeyi kuran Cumhuriyet halk partisidir. Bizim üç tehlikeli fay hattımız üzerine hükümeti kurdular. Etnik kimlik savaşarak siyasi kimlik kurarsanız, ayrışma yaparsınız. Toplumu komşusunu sorgular hale getirdiler. Siyasetin gerginlik alanı olmaması lazım.
DEMİRTAŞ'I DIŞLAYAMAZSINIZ DEDİM
Son gittiğimde Davutoğlu’na dedim, Demirtaş’ı dışlayamazsınız, HDP’yi dışlayamazsınız. 6 milyon oy almış. Koalisyon görüşmelerinde birbiriyle bir araya gelmeyen iki parti HDP ve MHP’nin ortak talebi vardır. Koalisyon kurulacaksa CHP olsun. Bu güveni vermiş olmakla ilgili.
Kılıçdaroğlu programdaki konuşmanın ardından iş adamlarının sorularını yanıtladı.
"MERKEZ BANKASININ BAĞIMSIZLIĞI ÖNEMLİ"
Merkez Bankası'nın bağımsızlığı üzerine sorulan soruya Kemal Kılıçdaroğlu, "Merkez bankasının bağımsızlığı önemli. Merkez bankasının hangi görevleri yapacağı yasalarla tanımlanmış. Eğer yasada ve görevlerde eksiklik varsa bu giderilir. Bizim burada kastettiğimiz sıcak siyasetin doğrudan müdahale etmemesidir. Hükümetin bir politikası vardır, bir programı vardı. O programın gerçekleşmesi için Merkez bankası araçlarını kullanarak, programın gerçekleşmesine katkıda bulunur ve çaba harcar. Bizim yaptığımız yanlışlık, zorla faizi yükselteceksin veya düşüreceksin diye talimat veriyoruz. Bu merkez bankasının dünyadaki itibarının sıfırlanmasına yol açıyor. Ve bu merkez bankası bağımsız değil, dolayısıyla bunun aldığı kararlara güvenilmez deniyor. Bir kurumun güvenilir olması kurumun aldığı kararları kendi özgür iradesiyle almasına bağlıdır" şeklinde yanıt verdi.
"ANADOLU'NUN GÜÇLENMESİNİ İSTİYORUZ"
"Ülkemizdeki asgari ücret AB üyesi bir çok ülkeden daha yüksek. Önerdiğiniz asgari ücret artışı gerçekleşirse iş dünyası rekabetçiliği nasıl koruyacak? Çözüm süreci nasıl yeniden başlar? Bölgesel kalkınma için özel bir model olacak mı?" sorularına Kılıçdaroğlu şöyle cevap verdi:
"Seçim bildirgemize koyduk. Asgari ücreti verginin tümüyle dışına çıkaracağız ve asgari ücreti 1500 TL yapacağız. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Sizin üzerinize bu konuda özel bir yük gelmeyecek. Bu konuda çalışmalarımızın hepsi yapılmış vaziyette. Önünüzdeki engelleri kaldıracağız, yeter ki üretin, yeter ki yatırım yapın. Bizim tek isteğimiz bu. Çözüm süreci bu sorun çözülebilir. Yani Kürt sorunu çözülebilir. Çözülmemesi için bir neden yok. Bizim bilgimiz ve kapasitemiz buna müsait. Gelecek önerilerden asla korkmamak lazım. Düşüncelerin rahatlıkla ifade edilmesine ortam hazırlamak lazım. Bölgesel kalkınma evet. Doğu ve Güneydoğu'da özel sektörün yatırım yapması için özel teşvikler getirmeyi düşünüyoruz. Eğer özel sektör gitmeyecekse kamu-özel işbirliğini düşünüyoruz. Eğer kamu-özel işbirliği de olmazsa doğrudan devletin yatırım yapmasını istiyoruz. O bölgede mutlaka bir şeyler yapmamız gerekir. Anadolu'nun güçlenmesini istiyoruz"
"SURİYE'DE İÇ KAVGANIN SONLANDIRILMASI GEREKİYOR"
"Suriyeli mültecilerle ilgili sosyal içerme modeli düşünülüyor mu?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu,
"Suriyeli mülteciler... İki aşamalı bir uygulamanın olması lazım. Birincisi süratle Suriye'de iç kavganın sonlandırılması gerekiyor. Bunun için Amerika'nın, Rusya'nın, İran'ın, Türkiye'nin ve Avrupa Birliği ile Arap liginin mutlaka görüşlerinin alınması ve Suriye'de çarpışan tarafların bir araya getirilerek sorunun çözülmesi lazım. Olay giderek büyüyor. Rusya orada, Çin de gemilerini gönderdi. Amerika zaten orada. Büyüttüğümüz olay şimdi bizim başımıza dert olmaya başladı. Ve Türkiye bütün bu sürecin dışına itilmiş vaziyette. Böyle bir sorunla da ayrıca karşı karşıyayız. İkincisi Avrupa Birliği'nin elini cebine atması lazım. Suriye'nin yeniden inşa edilmesi lazım. Ancak o zaman Suriyelilerin büyük bir kısmı kendi ülkelerine giderler. Yüzde yüzünü de göndermek te bu saatten sonra mümkün olmaz." diye yanıtladı.
“BAŞBAKANLIĞINI KULLAN VE BUNLARI AZLET"
TÜSİAD'ın etkinliğine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu bir gazetecinin, “Ankara'daki patlamayla ilgili medyaya gelen yayın yasağı, aynı zamanda sosyal medya da bir yasak söz konusu. Bununla ilgili ne diyeceksiniz? AB'nin 'Avrupa'ya göçmenleri göndermeyin biz de size vizeyi kaldıralım gibi bir pazarlığı gündemde bununla ilgili ne diyeceksiniz?" sorularına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Bu pazarlık insani bir pazarlık değil ve bu pazarlığın kabul edilmesi mümkün değil. Türkiye'de toplama kamplarının kurulması hele hele hiç doğru değil" dedi
Kemal Kılıçdaroğlu, "Neden korkuyorlar. Hangi gerekçe ile yayın yasağı getiriyorlar? Kendi yaptıklarını örtmek için mi? Olayın sağlıklı tartışılmasını engellemek için mi? Bunu asla doğru bulmuyoruz, asla. Sayın Davutoğlu çıkıp halkın önüne, hangi gerekçe ile yayın yasağı getirdiğini açıklamalı. Söyledim; failler belli, ellerindeki listelerde yazılı. Failler belliyken neden önlem almadınız? Hangi gerekçe ile önlem almadınız? Bunu çıkıp halka anlatın. Sorumluları var bu işin. 12-11 saat önce 'bomba patlayacak diye' tweetler atılmış. Doğru. Neden olay meydana geldikten ve 99 vatandaşımız hayatını kaybettikten sonra soruyorsunuz? Neden daha önce sormadınız? Hangi gerekçe ile sormadınız? Bombanın patlamasını mı bekliyordunuz? İnsanların ölümünü mü bekliyordunuz? Hala iki bakanın istifa etmemesi yüreğimde derin bir yaradır. Hala istifa etmemeleri. Sayın Davutoğlu'na bir çağrı daha yapıyorum; Başbakanlığını kullan ve bunları azlet yeter artık, yeter. Bu 99 kişinin en azından ailelerine sayı duy. Bunların vebali var. Hangi gerekçe ile siz bu bakanları tutuyorsunuz orada. Sorumlular onlar, şimdi sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi ortalıkta geziyorlar. Anlamakta zorluk çekiyorum" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜSİAD'ın Intercontinental Otel'deki "Siyasi Parti Liderleri ile Buluşma Toplantıları" programının konuğu oldu.
Programın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran "Ankara'daki saldırı ile toplum olarak hepimiz derinden sarsıldık, üzüldük diyemiyorum. Kelimeler hissettiğimiz üzüntüyü ifade etmek için maalesef yetersiz kaldı. Son patlamalarla artık tepe noktasına ulaşan şiddet olaylarıyla ilgili olarak vatandaşlarımızın can güvenliğinin ve huzurun tam olarak sağlanması yönünde gerekli tüm tedbirlerin gözden geçirilmesi, ve bu olayın suçlularının biran önce ortaya çıkarılması kamu vicdani açısından hayati derecede önemli" dedi.
"TÜRKİYE'NİN 5 TEMEL SORUNU VAR"
Cansen Başaran'dan sonra konuşan Kılıçdaroğlu, "Biz Türkiye'nin 5 temel sorunu olduğunu düşünüyoruz. Bu 5 temel sorunu çözersek Türkiye'nin çok ciddi bir sıçramayı gerçekleştireceğine inanıyoruz. Size bu 5 temel sorunu ve bunları nasıl aşacağımız konusunda Cumhuriyet Halk Partisi'nin düşüncelerini aktaracağım. 1'incisi hukuk düzeni anayasa. 2'incisi dış politikamız. 3'ncüsü ekonomimiz kan kaybeden gelip bir yere sıkışan ekonomi tablosuyla karşı karışayız. 4'üncüsü eğitim sistemimiz ve 5'incisi de toplumsal barışımız, dinamitlenen toplumsal barışımız. Bu 5 sorunu çözersek Türkiye önemli aşamayı kat etmiş olacak. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim koalisyon öncesi 14 ilke açıkladık. 14 ilkeden yola çıkarak bu 5 temel sorunu yine gündeme getirdik. Bu sorunları Türkiye çözmek zorundadır" diye konuştu.
"İYİ HUKUKÇU YETİŞTİRMEMİZ LAZIM"
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu 2'ye ayıracaklarını belirten Kılıçdaroğlu "Hukuk düzenini sağlamak için yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacağız. İşe hukuk fakültelerinden başlamamız gerekiyor. İyi hukukçu yetiştirmemiz lazım. Bu hukuk ve öğrenim sistemiyle ciddi hukukçu yetişmez. 4 yıl değil en az 6 yıl olması lazım. Hukukçunun artık çok iyi yabancı dil bilmesi lazım. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu 2'ye ayıracağız. Hakimler Yüksek Kurulu, Savcılar Yüksek Kurulu olacak. Adalet Bakanı Müsteşarı ve Adalet Bakanı kesinlikle burada yer almayacak. Yani siyasi iktidarın gölgesi bağımsız yargının üstüne düşmeyecek" ifadelerini kullandı.
"HERKES KENDİSİNİ CUMHURBAŞKANI GİBİ SORUMSUZ ADLEDİYOR"
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"En çok ihtiyaç duyduğumuz siyasi ahlak. Eğer siyaseti kirlilikten arındırmazsak, ahlaki ilkeleri yani etik değerleri güçlü kılmazsak emin olun bu ülkede hiçbir şey olmaz. Bizim amaçlarımızdan birisi ilk bir yıl içinde kesinlikle siyasi ahlak yasası çıkarmaktır. Siyasette etik kuralları ortaya koymaktır. Bu olmadığı taktirde Türkiye'de değişen bir şey olmaz. Letonya'da bir alışveriş merkezinin çatısı çöktü diye bakan istifa ediyor. Norveç'te terör eyleminde Norveçliler öldü, Adalet Bakanı istifa etti. Kendilerini siyasi sorumlu olarak görüyorlar .Biz de siyasi sorumluluk yok. Yetki var; ama sorumluluk yok. Herkes kendisini Cumhurbaşkanı gibi sorumsuz addediyor. Olmaz, olmaz. Bütün uygar dünyayı kendimize güldürüyoruz. Sayın Davutoğlu ile görüşürken Suudi Kralı'nın bile bazı önlemler aldığını, bakanı görevi aldığını ifade ettim. Bakanlar istifa etmiyorsa siz görevden alın dedim. Yeni bir başlangıç yapmamız lazım. Demokraside bir olgunluk çıtasını yakalamamız lazım. Bunun olması lazım; ama yok."
"MEDYANIN GÜCÜ SINIRLANDIRILDI"
Medyanın özgürlük alanının genişletilmesi gerektiğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Değerli arkadaşlar hukukun üstünlüğü içinde medya özgürlüğünün ayrı bir yeri vardır. Bütün demokrasilerde yasama, yargı yürütme bir de dördüncü güç olarak medya var. Biz de medyanın gücü sınırlandı. 1'incisi medya patronunun üzerine baskılar kuruldu, cezalar yağmur gibi yağdı. 2'nci aşama gazetecilerin görevlerine son verildi. 3'üncü aşama gazeteciler ölümle tehdit edildi. 4'üncü aşama doğrudan doğruya gazetelerin kendisi milletvekili gözetiminde ve eşliğinde basıldı. Bütün dünyayı kendimize güldürüyoruz. Böyle bir şey olamaz. Her gittiğim toplantıda söylüyorum. Politikacıların alkıştan çok eleştiriye ihtiyacı vardır" dedi.
Ankara’daki bombalı saldırıya değinen Kılıçdaroğlu, “Şimdi olayı IŞİD çıkardı, PKK çıkardı’ diye ve bunları tespit etmişler diye neredeyse sevinç çığlıkları atacaklar. Anlamakta zorlanıyorum. Elinizde canlı bombaların listesi var. O iki kişinin adı da var. Ve bunlar uzun bir yol katediyorlar. Ankara’ya geliyorlar. Güvenlik güçlerinin elinde fotoğrafları da var. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 500 metre yakınlıkta olan bir yerde eyleme bomba koyuyorlar. Canlı bomba. Sorumlusu kim?” şeklinde konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmeye değinen Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakana söyledim; gelin bir şey yapın, başbakanlığınızı kanıtlayın. İki bakan ayrılmıyorsa siz görevden alın onları. Farklı bir profil çizin. İlk sorum şu oldu; siz 3 sayın bakanın televizyonda yaptığı açıklamayı izlediniz mi? İzlemediğini söyledi. Lütfen izleyin dedim. ‘Güvenlik açığımızı yok’ diyor. Güvenlik açığınız yoksa –o zaman rakam 95’ti- bu 95 kişi nasıl öldü? Sorulması gereken soru şu? Elinizde liste var. Failleri biliyorsunuz. Ankara’ya kadar gelip gömlekleri giyiyorlar. Kalabalığa giriyorlar, bombayı patlatıyorlar ve siz kendinizi sorumlu hissetmiyorsunuz. İyi de bu ülkeyi kim yönetiyor?” ifadelerini kullandı.
"DIŞ POLİTİKA MİLLİ OLMAK ZORUNDADIR"
Kılıçdaroğlu konuşmasında ayrıca şunları da kaydetti:
"Dış politika ikinci sorun alanımız. Son 7-8 yılda ortaya çıkan tablodur. Eskiden bir sorun alanı değildi dış politika. Vardı sorunlarımız; ama temel sorunumuz değildi. Şimdi Türkiye'nin temel sorun alanı oldu. Sayın Davutoğlu koalisyon görüşmelerinde geldiğinde ve en son kendisini ziyaretimde de söyledim; Türkiye'nin dış politikasının 180 derece değişmesi lazım. Dış politika milli olmak zorundadır. İktidarı ile muhalefeti ile herkes ülkenin izlediği dış politikayı desteklemek zorundadır, kural budur. Ama siz dış politikayı mezhepçi bir anlayışa indirgerseniz, başka ülkelerin içişlerine karışırsanız, o ülkelere Türkiye'den TIR'larla silah gönderirseniz, binlerce çocuğun ve masum insanın ölümüne seyirci kalırsanız ve onun nedeni olursanız; biz bunu nasıl destekleyeceğiz, bu dış politikaya nasıl doğrudur diyeceğiz?"
CHP iktidarında birinci sınıf demokrasiyi bu ülkeye getireceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Sizin CHP iktidarında rahatlıkla CHP’yi eleştirme özgürlüğünü getireceğiz. Çünkü eleştiriden korkan özgüvenini yitirmiş kişilerdir. Benim özgüvenim varsa, kendime güveniyorsam, eleştiriden ders çıkarma gibi bir kültürü benimsiyorsam neden korkacağım?” diye konuştu.
İRAN ÜNİVERSİTELERİ, TÜRKİYE'Yİ GEÇTİ
13 yılda 12 kez değiştirdiler. İnsaf. Çocuklarını denek olarak kullanan başka bir ülke yoktur. PISA sonuçlarını siz de biliyorsunuz. Sayın Davutoğlu koalisyon görüşmeleri sonrasında yaptığı açıklamada eğitimde görüş ayrıklarımız var demişti. Ben bilgi toplumunu savunuyorum siz orta çağı savunuyorsunuz. Üniversiteler bilgi üretim merkezleri olacak. Bilgi üretecek üniversiteler. Üzülerek söylüyorum yine içim kan ağlıyor. Cumhuriyet Teknik’te okudum geçen gün. İran üniversitelerinde bilimsel makale sayısı Türkiye’yi geçti.
“ONLAR PİREYİ DEVE DİYE SATARKEN…”
Kesinlikle zorunlu eğitim süresini uzatacağız. Tam gün eğitimi getireceğiz. Bakın şu talimatı verdim Bütün belediyelerimize: Mutlaka çok sayıda her mahallede kreş açın. Kadın çocuğunu kreşe getirmeli ve sosyal hayata dahil olabilmeli.Bakın çok güzel işler yapıyor bizim belediyelerimiz ama bir özelliğimiz var onu söylemekten kendimi alamıyorum; onlar pireyi deve diye satarlarken biz deveyi pire diye bile satamıyoruz.
ÖĞRETMENİ TOPLUMUN LİDERİ YAPACAĞIZ
Çağdaş ülkelerdeki üniversiteler hangi koşullarda eğitim veriyorsa, onu getireceğiz. Öğretmeni toplumun lideri yapacağız. Bütün harcamalardan kısacağız, eğitime önem vereceğiz. Siyasetin bir de gelecek ufkunun olması lazım. Siyasetin bir vizyonu olması lazım. Türkiye’yi daha farklı bir noktaya taşımak zorundayız. Okul aile birlikleri, kesinlikle yeni bir yasa getireceğiz, anneler okul aile birliklerinin kesin üyesi olacaklar. Okul aile birliklerine yasal kimlik vereceğiz, anne okul yönetiminde söz sahibi olsun.
Eğitim milli olmak zorundadır. Ama evrensel değerlerle uyumlu olmalıdır. Ama bizim eğitim sistemimiz ne milli ne de evrensel değerlerle uyumlu.
İmam hatiplere takmışlar. Orada okuyan bizim çocuklarımız değil mi. Onların da modern dünyayı anlamasını isteriz.
Biz geçen yasama yıllarında ana muhalefet partisiydik, ama bu sorunu diğer ülkeler nasıl çözmüşler diye diğer ülkelere heyet gönderdik. Ama bunu yapması gereken o dönemin iktidarıydı. Eğitim sorunu için Finlandiya’dan eğitim reformunu yapan bakanı davet ettik. Eğitim sisteminde reform yaptık, milli gelir 40 bin dolara çıktı dedi.
TÜRKİYE 30 YILDIR BU SORUNU AŞAMADI
Beşinci sorun alanımız toplumsal barış. Türkiye 30 yıldır bir sorunu aşamadı. Adına terör deyin ne derseniz deyin. Bu sorunun anahtarının özgürlük ve demokraside yattığını söyleyen genel başkanım. Bu sorunun çözümünde temel 4 ilke vardır.
SORUNU ÇÖZEBİLECEK PARTİ BİZİZ
Ben size şu sözü verebilirim. Bu sorunu çözecek olan parti biziz. Cumhuriyet Halk Partisidir. Bu
ülkeyi kuran Cumhuriyet halk partisidir. Bizim üç tehlikeli fay hattımız üzerine hükümeti kurdular. Etnik kimlik savaşarak siyasi kimlik kurarsanız, ayrışma yaparsınız. Toplumu komşusunu sorgular hale getirdiler. Siyasetin gerginlik alanı olmaması lazım.
DEMİRTAŞ'I DIŞLAYAMAZSINIZ DEDİM
Son gittiğimde Davutoğlu’na dedim, Demirtaş’ı dışlayamazsınız, HDP’yi dışlayamazsınız. 6 milyon oy almış. Koalisyon görüşmelerinde birbiriyle bir araya gelmeyen iki parti HDP ve MHP’nin ortak talebi vardır. Koalisyon kurulacaksa CHP olsun. Bu güveni vermiş olmakla ilgili.
Kılıçdaroğlu programdaki konuşmanın ardından iş adamlarının sorularını yanıtladı.
"MERKEZ BANKASININ BAĞIMSIZLIĞI ÖNEMLİ"
Merkez Bankası'nın bağımsızlığı üzerine sorulan soruya Kemal Kılıçdaroğlu, "Merkez bankasının bağımsızlığı önemli. Merkez bankasının hangi görevleri yapacağı yasalarla tanımlanmış. Eğer yasada ve görevlerde eksiklik varsa bu giderilir. Bizim burada kastettiğimiz sıcak siyasetin doğrudan müdahale etmemesidir. Hükümetin bir politikası vardır, bir programı vardı. O programın gerçekleşmesi için Merkez bankası araçlarını kullanarak, programın gerçekleşmesine katkıda bulunur ve çaba harcar. Bizim yaptığımız yanlışlık, zorla faizi yükselteceksin veya düşüreceksin diye talimat veriyoruz. Bu merkez bankasının dünyadaki itibarının sıfırlanmasına yol açıyor. Ve bu merkez bankası bağımsız değil, dolayısıyla bunun aldığı kararlara güvenilmez deniyor. Bir kurumun güvenilir olması kurumun aldığı kararları kendi özgür iradesiyle almasına bağlıdır" şeklinde yanıt verdi.
"ANADOLU'NUN GÜÇLENMESİNİ İSTİYORUZ"
"Ülkemizdeki asgari ücret AB üyesi bir çok ülkeden daha yüksek. Önerdiğiniz asgari ücret artışı gerçekleşirse iş dünyası rekabetçiliği nasıl koruyacak? Çözüm süreci nasıl yeniden başlar? Bölgesel kalkınma için özel bir model olacak mı?" sorularına Kılıçdaroğlu şöyle cevap verdi:
"Seçim bildirgemize koyduk. Asgari ücreti verginin tümüyle dışına çıkaracağız ve asgari ücreti 1500 TL yapacağız. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Sizin üzerinize bu konuda özel bir yük gelmeyecek. Bu konuda çalışmalarımızın hepsi yapılmış vaziyette. Önünüzdeki engelleri kaldıracağız, yeter ki üretin, yeter ki yatırım yapın. Bizim tek isteğimiz bu. Çözüm süreci bu sorun çözülebilir. Yani Kürt sorunu çözülebilir. Çözülmemesi için bir neden yok. Bizim bilgimiz ve kapasitemiz buna müsait. Gelecek önerilerden asla korkmamak lazım. Düşüncelerin rahatlıkla ifade edilmesine ortam hazırlamak lazım. Bölgesel kalkınma evet. Doğu ve Güneydoğu'da özel sektörün yatırım yapması için özel teşvikler getirmeyi düşünüyoruz. Eğer özel sektör gitmeyecekse kamu-özel işbirliğini düşünüyoruz. Eğer kamu-özel işbirliği de olmazsa doğrudan devletin yatırım yapmasını istiyoruz. O bölgede mutlaka bir şeyler yapmamız gerekir. Anadolu'nun güçlenmesini istiyoruz"
"SURİYE'DE İÇ KAVGANIN SONLANDIRILMASI GEREKİYOR"
"Suriyeli mültecilerle ilgili sosyal içerme modeli düşünülüyor mu?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu,
"Suriyeli mülteciler... İki aşamalı bir uygulamanın olması lazım. Birincisi süratle Suriye'de iç kavganın sonlandırılması gerekiyor. Bunun için Amerika'nın, Rusya'nın, İran'ın, Türkiye'nin ve Avrupa Birliği ile Arap liginin mutlaka görüşlerinin alınması ve Suriye'de çarpışan tarafların bir araya getirilerek sorunun çözülmesi lazım. Olay giderek büyüyor. Rusya orada, Çin de gemilerini gönderdi. Amerika zaten orada. Büyüttüğümüz olay şimdi bizim başımıza dert olmaya başladı. Ve Türkiye bütün bu sürecin dışına itilmiş vaziyette. Böyle bir sorunla da ayrıca karşı karşıyayız. İkincisi Avrupa Birliği'nin elini cebine atması lazım. Suriye'nin yeniden inşa edilmesi lazım. Ancak o zaman Suriyelilerin büyük bir kısmı kendi ülkelerine giderler. Yüzde yüzünü de göndermek te bu saatten sonra mümkün olmaz." diye yanıtladı.
“BAŞBAKANLIĞINI KULLAN VE BUNLARI AZLET"
TÜSİAD'ın etkinliğine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu bir gazetecinin, “Ankara'daki patlamayla ilgili medyaya gelen yayın yasağı, aynı zamanda sosyal medya da bir yasak söz konusu. Bununla ilgili ne diyeceksiniz? AB'nin 'Avrupa'ya göçmenleri göndermeyin biz de size vizeyi kaldıralım gibi bir pazarlığı gündemde bununla ilgili ne diyeceksiniz?" sorularına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Bu pazarlık insani bir pazarlık değil ve bu pazarlığın kabul edilmesi mümkün değil. Türkiye'de toplama kamplarının kurulması hele hele hiç doğru değil" dedi
Kemal Kılıçdaroğlu, "Neden korkuyorlar. Hangi gerekçe ile yayın yasağı getiriyorlar? Kendi yaptıklarını örtmek için mi? Olayın sağlıklı tartışılmasını engellemek için mi? Bunu asla doğru bulmuyoruz, asla. Sayın Davutoğlu çıkıp halkın önüne, hangi gerekçe ile yayın yasağı getirdiğini açıklamalı. Söyledim; failler belli, ellerindeki listelerde yazılı. Failler belliyken neden önlem almadınız? Hangi gerekçe ile önlem almadınız? Bunu çıkıp halka anlatın. Sorumluları var bu işin. 12-11 saat önce 'bomba patlayacak diye' tweetler atılmış. Doğru. Neden olay meydana geldikten ve 99 vatandaşımız hayatını kaybettikten sonra soruyorsunuz? Neden daha önce sormadınız? Hangi gerekçe ile sormadınız? Bombanın patlamasını mı bekliyordunuz? İnsanların ölümünü mü bekliyordunuz? Hala iki bakanın istifa etmemesi yüreğimde derin bir yaradır. Hala istifa etmemeleri. Sayın Davutoğlu'na bir çağrı daha yapıyorum; Başbakanlığını kullan ve bunları azlet yeter artık, yeter. Bu 99 kişinin en azından ailelerine sayı duy. Bunların vebali var. Hangi gerekçe ile siz bu bakanları tutuyorsunuz orada. Sorumlular onlar, şimdi sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi ortalıkta geziyorlar. Anlamakta zorluk çekiyorum" ifadesini kullandı.
YORUM YAZIN