Header Ads

Kılıçdaroğlu'nun Yenikapı konuşması: Ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi!



İstanbul  Yenikapı’da düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde bir konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Bugün bizim demokrasi tarihimizin önemli bir günüdür. Bugün Türk siyasal hayatı demokrasi tarihinde önemli bir olaya imza attı. 15 Temmuz akşamı Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan bir çete grubu Türk demokrasisine darbe yapmak istedi. Parlamento’ya darbe yapmak istedi. daha doğrusu size, bize, hepimize darbe yapmak istedi. Ama çok şükür özellikle buradan TBMM’yi 15 Temmuz akşamı sabaha kadar açık tutan ve yöneten TBMM Başkanı’na yürekten teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Parlamenter sistemimize karşı bir darbe yapmak istediler. Bizim Cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimidir bu. 240 şehidimiz var. 240 aslanımızı toprağa verdik, 240 demokrasi şehidimize Allahtan gani gani rahmet diliyorum. Onlar bizim demokrasi tarihimizdeki altın sayfalarda yerlerini aldılar. Onları unutturmayacağız ve unutturmayacağız. Demokrasinin kahramanlarıdır onlar." dedi.

ARTIK 15 TEMMUZ’UN BİR ÖZELLİĞİ VAR, 15 TEMMUZ BİR UZLAŞMA KAPISI ARALADI BİZE

TBMM’nin Gazi Meclis olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu ,"TBMM Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş bir meclistir. TBMM sabaha kadar çalışarak darbecilere karşı dik durarak sadece kendi onurunu değil sizin seçip parlamentoya gönderdiğiniz milletvekillerinin onurunu ve milletimizin onurunu korumuştur. O nedenle grubu bulunan 4 siyasi partinin liderleri ve 4 siyasi partinin milletvekilleri darbeye karşı açık net bir tavır koymuşlardır ve darbeye karşı demokrasi bildirgesini hep beraber imzalamışlardır. Gönül ister ki bu güzel toplantıya bu güzel mitinge bu güzel beraberliğe eşlik etmek
için sadece parlamentoda değil parlamento dışındaki genel başkanlarda burada olsaydı. Son derece mutlu olurdum çünkü Gazi Mustafa Kemal şunu söylüyor. ’Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ diyor. Bizim için söz konusu vatandır. Sonuna kadar vatana sahip çıkacağız. Artık 15 Temmuz’un bir özelliği var. 15 Temmuz bir uzlaşma kapısı araladı bize. 15 Temmuz’da artık yeni bir Türkiye vardır. Eğer biz bu gücü bu uzlaşma kültürünü daha ileri taşıyabilirsek çocuklarımıza güzel bir Türkiye’yi hep birlikte bırakmış olacağız" şeklinde konuştu.

12 MADDE

Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Önce teşhisi doğru koyacağız ki tedaviyi güzel yapalım. Güzel bir atasözümüz var. ’Bir musibet bin nasihatten evladır.’ Dolayısıyla ben dahil bütün siyasilerin bu musibetten ders çıkarması lazım. Ben dahil bütün siyasi, parti başkanlarının yeni bir olaya zemin hazırlamadan Türkiye’yi çağdaş uygarlığa götürmemiz lazım. Nedir bu dersler; Bir musibetle karşı karşıya kaldık. O zaman neler yapmalıyız neleri söylemeliyiz. 12 madde hazırladım.
1-Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayalım. Camiye sokarsak toplumu böleriz. Adliyeye sokarsak adaleti bulamayız. Askeriyeye, kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. O zaman yapacağımız ilk iş camide, kışlada, adliyede siyaset olmayacak. Adalet arıyorsak onları başka yerde bağımsız bir şekilde aramamız lazım. Bizim soylu bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bizim kavga değil bizim milleti kardeş kılma gibi bir görevimiz var. 2- Siyaset’te özeleştiri yapmak eğer geçmişi iyi tahlil edebilirsek, gelecekte çok daha güzel Türkiye’yi inşaa edebiliriz. Tarihin tekerrürünü değil, tekerrür ettirmemeliyiz tarihi. Milleti kardeş kılma yolunda kararlılığımızı sürdürmeliyiz. 4- Devletin inşasında liyakat sistemini esas almalıyız. Yani liyakat sisteminden vazgeçmemeliyiz. İnancımız da bunu böyle öngörüyor zaten. Liyakat sistemi önemlidir. İşi ehline ver diyor yüce yaradan. İşi ehline verdiğimiz zaman göreceksiniz ki Türkiye çok daha güzel yönetilecektir. KPSS de beklerken sınav için alınteri dökerken birileri sınav sorularını çalıp eğer sınav yapıyor ve devletin önemli yerlerine geliyorsa buna hep beraber itiraz etmek zorundayız. 5- Her şartta her koşulda demokrasi sahip çıkmalıyız. 15 Temmuz darbe girişimi demokrasinin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. 15 Temmuz darbe girişiminde halk direnme gücünü kullanarak, tankların önüne çıkarak, canını siper ederek demokrasiyi savunmuştur. Sadece darbe değil, demokrasi üzerinde tüm vesayetleri reddetmeliyiz. Onun için diyoruz, ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi diyoruz. 21. yüzyılın insanı tam demokrasiye layıktır ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Demokrasi milletin iradesidir. Milletin iradesi üzerindeki her türlü gölgeye son vermeliyiz. 6- Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal ve arkadaşları Cumhuriyeti kurarken 1921 yılında bir anayasa yaptılar. Anayasanın birinci maddesi şudur. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Evet hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bakın hakimiyet milletindir değil, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diyor. Milleti yüceltiyor. vatandaşı yüceltiyor. Dolayısıyla hiç bir kimseye hiç bir aileye hiç bir gruba hiç bir zümreye imtiyaz tanınmıyor. Gazi Mustafa Kemal dedi ki; Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Eğer Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiyse cumhuriyet bizim alın terimizdir. Cumhuriyeti korumak yaşatmak hepimizin görevidir. Elbette ki bunları tek başına Mustafa Kemal Atatürk yapmadı. Eğer bugün cumhuriyet olmasaydı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamazdı. Eğer bugün cumhuriyet olmasaydı Sayın Karaman TBMM başkanı olmazdı. Eğer Bugün Cumhuriyet olmasaydı. Sayın Binali Yıldırım Başbakan olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı, Anadolu’nun kuş uçmaz köyünde doğan Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmazdı."

PARLAMENTER SİSTEMİMİZİ DAHA DA GÜÇLENDİRMELİYİZ

Kılıçdaroğlu, 7. maddede parlamenter sistemin güçlendirilmek zorunda olduğunu ifade etti. Türkiye’nin 15 yıllık parlamenter sistemi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi dik durarak, onurlu durarak bombalar yağarken, kurşunlar sıkılırken parlamentoyu terk etmedi. Kurtuluş Savaşı’nı nasıl yönettiyse bir darbeyi de aynı anlayışla püskürttü. Bu nedenle açık ve net söylüyoruz; parlamenter sistemimizi daha da güçlendirmeliyiz." dedi.

MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ’NE VURGU

Konuşmasında 8. madde olarak medya özgürlüğüne de vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Bağımsız medya olmasaydı belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı. O medya olayları verdi. Vatandaşlar sokağa davet edildi. Tankların üzerine çıkıldı. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi korudu ve mücadelesini yaptı. Göğsünü siper etti tanklara ve mücadelesini yaptı. O nedenle parlamenter sisteme karşı yapılan bu darbe girişimine parlamento dik durarak gerekli cevabı vermiştir. Değerli arkadaşlarım, medya özgürlüğünün bir diğer önemi de şudur; biz siyasetçiyiz, eksiğimiz olabilir, hatamız olabilir, yanlışımız olabilir ama bunları dile getirecek olan medyadır. Medyanın bağımsızlığına bütün siyasilerin saygı duyması ve önem vermesi lazım." diye konuştu.



LAİKLİK VURGUSU

Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bakın değerli arkadaşlarım, FETÖ ordunun içinde yuvalandı. FETÖ yargının içinde yuvalandı, FETÖ devletin her kademesinde yuvalandı. Biz buna daha önce F Tipi Örgütlenme diyorduk şimdi Fetullah Gülen Terör Örgütü olarak tanımlanıyor. Savcı da iddianamesini böyle yazıyor. Yargının bağımsızlığı neden önemlidir? Adalet istiyoruz, adaleti nerede tecelli ettireceğiz, mahkemede tecelli ettireceğiz. Eğer bir hakim vicdanıyla değil, bir hakim Pensilvanya’dan aldığı talimatla karar veriyorsa o hakim hakim değil, o mahkeme mahkeme değildir. O nedenle yargı bağımsızlığı çok önemlidir. Biz, bunun üzerinde durmalıyız ve bu konu üzerinde titremeliyiz. Hemen şunu ifade edeyim, yargının bağımsızlığı konusunda iktidar ve muhalefetin belli bir görüş birliği içinde hareket etmesi bizim açımızdan memnuniyet vericidir." Laikliğin ne kadar önemli olduğunun da 15 Temmuz’da ortaya çıktığını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Dini kullanarak, inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı işin içinde olanlar milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik herkesin istediği gibi inanması ve ibadet etmesi demektir. Laiklik, inanca saygı demektir ve insana saygı demektir o nedenle bütün siyasi partilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekir. Kula kulluk yapmak değil, kula kulluk yapanların nasıl bir anlayışta olduklarını hep beraber gördük." diye konuştu.

"GEÇMİŞİN MAĞDURLARINA HAKLARINIİTİBARLARINI İADE EDELİM."

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasındaki 11. ve 12. maddeyi de şu sözlerle dile getirdi:

"11- Demokrasinin güçlenmesine sadece bugün için değil gelecekte de katkı vermek zorundayız, demokrasinin güçlenmesi için mutlaka ama mutlaka sorgulayan bir eğitim sistemini hayata geçirmemiz gerekir. Çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı hür, fikri hür yetişmeli. Çocuklarımız birilerinden talimat alıp onun gereğini yapmamalı. Alınan talimatı, en azından kendi aklında bunu ölçmeli ve tartmalı. Ne diyor yüce yaradan? Aklınızı kullanmıyor musunuz? diyor. Aklınızı kullanmanın yolu eğitim sistemini de bu şekle getirmektir. Çocuklarımız akıllarını kullanmalılar, sorgulamalılar. Elin oğlu Mars’a uzay aracı gönderiyor, biz 21. yüzyılın Türkiyesi’nde bir darbe girişiminin Türkiye’ye maliyetini görüyoruz. O nedenle hep beraber eğitim sistemini güçlendirelim, gelecekteki demokrasimizi güçlendirmek ve derinleştirmek için bu çabayı hep birlikte gösterelim. 12- FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz, artık bütün dünya biliyor. Bu örgüt, geçmişte Balyoz davası dediler, Ergenekon davası dediler, casusluk davası dediler hiçbir günahı olmayan, devlete sadakatle bağlı olan pek çok subayımızın ki eski bir Genelkurmay Başkanı da dahil tamamını hapse attılar. O dönem en çok itiraz edenlerden birisi bizdik. ’Yanlış yapıyorsunuz’ demiştik. Şimdi, onların tamamının kumpas olduğu ortaya çıktı. Tamamının FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığı ortaya çıktı. O zaman bir devlet adalet üzerinde büyür. Bir devlet adalet üzerinde soyluluk kazanır. Bir devlet adalet üzerinde devlet olur. O zaman buradan çağrı yapıyorum. Sadece size değil bütün Türkiye’ye. Sadece Türkiye’ye değil bütün siyasi liderlere. Geçmişin mağdurlarına haklarını iade edelim. İtibarlarını iade edelim. Böyle yaptığımız takdirde devlet saygın konuma gelmiş olur."



"DEVLET ADALET ÜZERİNDE YÜKSELMEK ZORUNDADIR"

Devletin haksızlıklarla mücadele ederken hukukun dışına çıkmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Lütfen bu sözümü çok dikkatli dinleyin. İçimizden bir kişinin bir tek kişinin bile emeği, eseri, zamanı ziyan olduğunda bu tüm Türkiye’nin ortak kaybıdır. Tekrarı diyorum, bu ülkede bir kişi bile haksızlığa uğradığında, bir kişi bile mağdur olduğunda bu tüm Türkiye’nin kaybıdır. Bu nedenle ülkemizi yeniden inşa ederken yeni mağduriyetler yaratmamalıyız. Hukuk diyoruz, hukukun üstünlüğü diyoruz, adalet diyoruz, devlet adalet üzerinde yükselmek zorundadır. Hani deniyor ya adalet mülkün temelidir yani adalet devletin temelidir" diye konuştu.

Konuşmasında 12 maddelik yol haritalarını açıkladıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, "Eksiği olabilir, fazlası olabilir ama Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak hepimizin ortak görevidir. Benim de görevim iktidardakilerin de görevi, vatandaşın görevi, buradan söz veriyorum ve şunu söylüyorum, hep birlikte mücadele edelim. Hep birlikte gereğini yerine getirelim" dedi.

"BU ÜLKENİN YİĞİT KADINLARININ EVLADI OLMAKTAN, KARDEŞİ OLMAKTAN ONUR VE GURUR DUYUYORUM"

Mitingin en ön safında kadınların olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Tıpkı darbe gecesi tankların önünde durdukları gibi. Bundan büyük bir gurur duyuyorum. Bir toplum için nezaketin, şefkatin, sevginin kaynağı olarak gördüğüm kadınlarımızın hayatın her alanında daha çok var olmalarını bize eşlik etmelerini gönülden diliyorum. Kadınlarımızın desteği katkısı katılımı bizim için vazgeçilmez değerdedir. Bir ülkede kadının yüzü gülüyorsa bilin ki o ülke mutlu bir ülkedir. Bu ülkenin yiğit kadınlarının evladı olmaktan, kardeşi olmaktan onur ve gurur duyuyorum. Çünkü hepimiz bu toprakların çocuklarıyız. Bu toprakların çiçekleriyle, türküleriyle, annelerimizin duaları ve ninnileriyle büyüdük. Birlikte kardeşçe yaşadık. Birlikte kardeşçe yaşayacağız. Birlikte kardeşçe mücadele edeceğiz. Bu topraklar bereketli topraklardır. Bu topraklarda Yunuslar var, Mevlanalar var, Hacı Bektaş-ı Veliler var, Neşet Ertaşlar var. Erzurumlu Emrahlar var. Ferhatlar var Şirinler var. Bu topraklardan çıktı. Bu topraklarda huzur içinde barış içinde demokrasimizi güçlendirerek farklılıklarımıza saygı göstererek birlikte mücadele etmeliyiz" diye konuştu.

Konuşmasının sonunda şair Nazım Hikmet’in "Dört nala gelip uzak Asya’dan/Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan/Bu memleket bizim/Kapansın el kapıları/Bir daha açılmasın/Yok edin insanın insana kulluğunu/Bu davet bizim/Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine/Bu davet,/Bu hasret bizim" şeklindeki dizelerini okuyan Kılıçdaroğlu, konuşmasını, "Evet bu hasretle hepinizi, muhabbetle kucaklıyorum. Hepinize en içten saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Allah bir daha Türkiye’ye böyle acı olaylar yaşatmasın. Hep beraber, hep birlikte yürek yüreğe, omuz omuza, kol kola demokrasimize saygılı olalım ve demokrasimize sahip çıkalım. Hepinizi en içten selamlar, saygılar, sağ olun var olun" diyerek tamamladı.

1 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.