Türkiye'nin en değerli kurum ve arazileri Türkiye Varlık Fonu'na devredildi
DW/Başka Haber/Meclis Haber
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca özelleştirme kapsam ve programında bulunan Türk Hava Yolları'nın (THY) yüzde 49,12 ve Halkbank'ın yüzde 51,1'lik hissesinin Türkiye Varlık Fonu'na (TVF) devrine karar verdi. Böylece THY ve Halkbank'ın Başbakanlık Özelleştirme İdaresi'ne ait hisselerinin tamamı TVF'ye devredilmiş ve özelleştirme kapsam ve programından çıkarılmış olacak.
Dün Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası AŞ, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ (PTT), Borsa İstanbul AŞ, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ'nin sermayelerinde bulunan Hazine'ye ait hisselerin tamamının, Türk Telekomünikasyon AŞ'nin yüzde 6,68 oranındaki Hazine'ye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün TVF'ye aktarılacağı açıklanmıştı.
Aynı karar ile, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na ait 3 milyar lira tutarındaki kaynak da 3 aylığına Fon'un kullanımına açıldı. Ayrıca mülkiyeti Hazineye ait Antalya, Aydın, İstanbul, Isparta, İzmir, Kayseri ve Muğla'da bulunan bazı taşınmazların tahsislerinin kaldırılarak Türkiye Varlık Fonuna devredilmesi kararlaştırıldı. Daha önce Fon’a Milli Piyango ve şans oyunları devredilmişti.
"Stratejik Yatırım Planı çerçevesinde yönetilecek"
Türkiye Varlık Fonu'na devredilen söz konusu şirketlerin mevcut yönetimleri ve işletme politikaları ile iş planlarının, yatırım ve büyüme stratejilerine uygun olarak devam edeceği ve uluslararası finans kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili paydaşlarla sağlanan işbirliğinin sürdürüleceği bildirildi. Başbakanlık açıklamasında, Türkiye Varlık Fonu'nun söz konusu şirketleri, Bakanlar Kurulu tarafından onaylanacak Stratejik Yatırım Planı çerçevesinde yöneteceği de kaydedildi.
Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, 'ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara katılmak ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek için' kurulmuştu.
Bu kararın uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve gerektiğinde uygulama esaslarına belirlemeye Başbakan yetkili kılındı.
Söz konusu taşınmazlar devir ve tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar Maliye Bakanlığı tarafından yönetilmeye devam edecek.
Türkiye Varlık Fonu'nu ise şu isimler yöenetecek.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Bir fonun varlık fonu olabilmesi için o fonun bir varlığa dayanması gerekir. O fonun varlığı olması gerekir. Bu gibi Varlık Fonu kurmuş ülkeler, petrol sahibidir, emtia sahibidir ve bu sahibi oldukları petrolden elde ettikleri gelir fazladır" dedi.
Böke, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Varlık Fonu'nu eleştirdi. Böke, kamu varlıklarının paralel Hazine'ye devredildiğini iddia ederek, "Bir fonun varlık fonu olabilmesi için o fonun bir varlığa dayanması gerekir. O fonun varlığı olması gerekir. Bu gibi Varlık Fonu kurmuş ülkeler, petrol sahibidir, emtia sahibidir ve bu sahibi oldukları petrolden elde ettikleri gelir fazladır. Bu fazla olan geliri bir fona aktarırlar veya çok zengin ülkeler o derecede yüksek gelire sahiptirler ki bolca ekmeklilik için tasarruf ederler. O fazla olan emeklilik fonları başka yatırımlarda kullanılmak üzere bir Varlık Fonu'na devredilebilir. Türkiye'nin böyle bir varlığı yok, petrolümüz, emtiamız yok, yüksek gelirimiz yok, tasarrufumuz hiç yok. Dolayısıyla Türkiye'de Varlık Fonu oluşturulabilecek bir varlık yok" diye konuştu.
2016 yılında Türkiye'nin net 352 milyar dolar borcu olduğuna dikkat çeken Böke, "Bu koşullarda kurulan bir fon ancak şunu yapabilir. Kamu kurumlarını kendine alır, ipotek eder ve ipotek ettiği kamu kurumları üzerinden borçlanır. Kurulan fon bir kaynağa, yatırıma dönüştürülen bir fon değildir. Kurulan fon kendi üzerine aldığı kamu kaynaklarını ipotek ederek, yani bizim geleceğimizi ipotek ederek yeniden borçlanma mekanizmasıdır. Bu bir borçlanma fonudur, kaynak fonu değildir. Devletin, 80 milyonun ortak kaynağını ipotek ettirir ve ne için kullanacağını dahi söylemez. Babadan kalma evi ipotek ettirip hayali yatırımlarla batıran bir evlat gibi Cumhuriyetin emek emek, herkesi dahil ederek inşa etmiş olduğu halkın mallarını ipotek edip yandaşlara, batık projelere, geleceği olmayan yerlere harcayıp, kaynağı tüketmek demektir. Kısaca adına Varlık Fonu denilen şey, kanunla kurulmuş bir aile şirketidir. Başına getirilmiş fon yönetiminden bu aile şirketinin bir saray şirketi olduğu da çok açık bir biçimde görüyoruz. Halkın malı, ülkenin geliri bütçeden çıkartılıyor ve sarayın şirketine devrediliyor" ifadelerini kullandı.
Yandaş sermayeye Varlık Fonu'nun sermaye aktaracağını, şirket kuracağını iddia eden Böke, "Halktan alacak, yandaşa verecek. Bugün yaşamış olduğumuz çürümüş rant düzenini daha da derinleştirecek. Bütçe açık verecek, açık vermeyecekse yeni vergiler gelecek. Varlık Fonu'na devredilen şirketlerin 2016 yılında Türkiye bütçesine yaptığı katkı 5 milyar lira. Bugün bu bütçeden eksilen 5 milyar lira yerine yeni vergi mi koyacaksınız, cezaları mı arttıracaksınız, harçları mı arttıracaksınız, otoyollara yine zam mı yapacaksınız? Sağlık katkı paylarını yine arttıracak mısınız? Eğer vergiyi arttırmayacaksanız, zamlarla yeni gelir kapıları açmayacaksanız, o zaman bütçeyi açığa, ülkeyi çöküşe mi sürükleyeceksiniz?" şeklinde konuştu.
Öztrak: Osmanlıyı çökerten zihniyet işte budur. Bunun sonu Duyunu Umumiyedir
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, değeri milyarlarca doları bulan kamu varlığının Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasını değerlendirdi. Ziraat Bankası’nın, PTT’nin, BOTAŞ’ın, TPAO’nun, Borsa İstanbul’un, TÜRKSAT Uydu Haberleşme ve İşletme Anonim Şirketindeki Hazine’ye ait hisselerin, TELEKOM’daki Hazine payının, Eti Maden İşletmeleriyle, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün Türkiye Varlık Fonu’na devredildiğini, sırada Halk Bankası ve THY’nin olduğunu ifade eden Öztrak, özetle şunları söyledi:
DEDEDEN KALAN GÜMÜŞLER
Evde dededen kalan son gümüşler de hükümetin, bütçe disiplini ve Sayıştay denetiminin de dışında tutarak ve hazine birliği ilkesine açıkça aykırı olarak kurduğu, Hazine-i Hassaya yani özel Hazineye devretti. Hükümet yanlış politikaları nedeniyle uzunca bir süredir dış piyasalardan borçlanmakta zorlanıyor. Şimdi elde kalan son gümüşleri rehin ederek yeni dış borçlar almaya çalışacak.
BUNUN SONU DUYUNU UMUMİYE
Tabii bu Borçlar ödenmezse de bir sabah uyandığımızda ilk Osmanlı anayasası, Kanunu Esasiyi hazırlayan Mithat Paşa’nın kurduğu Ziraat Bankasının, milli petrol arama şirketimiz TPAO’nun sahip olduğu imtiyazlarla birlikte borç veren yabancılara kaptırıldığını göreceğiz. Osmanlıyı çökerten zihniyet işte budur. Bunun sonu Duyunu Umumiyedir.
3 AYLIĞINA 3 KATRİLYON TL BORÇ
Bir diğer Bakanlar Kurulu Kararıyla da Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ait 3 milyar TL nakit para Türkiye Varlık Fonuna 3 aylığına borç verildi. Eski parayla 3 katrilyon TL. Sınırlarımızdaki yangın devam ederken, savaşan ordumuzun kullanabileceği, bu kadar yüksek bir meblağın 3 aylığına özel hazineye devredilmesinin nedeni nedir? Daha yeni yatların gezi teknelerinin ÖTV’sini sıfırlayan hükümet, savaşan ordumuzun silahlarını üretmekte kullanılacak paraya neden el atıyor? Bu kadar acil ve önemli olay nedir? Sayıştay denetimine tabi olmayan, Yönetim ve denetleme Kurulu üyeleri doğrudan Başbakan tarafından atanan ve Başbakana bağlı olan bu özel hazineye aktarılan 3 milyar TL nerelere harcanacaktır? Diğer taraftan Fona devredilen hazineye ait kurum, kuruluş ve hisselerin devir tarihindeki kar zarar ve borç durumu nedir?
REFERANDUM İÇİN KULLANACAKLARINDAN ENDİŞE EDİYORUZ
Hükümetin önümüzdeki 3 ayda en önemli önceliği malumdur. Bu öyle büyük bir önceliktir ki, Kıbrıs gibi milli bir davadan bile önemlidir. Bunu Sayın Başbakan, Kıbrıs görüşmeleri için Cenevre’ye neden gitmediğini açıklarken basın mensuplarına açıkça ifade etti. Hükümet için Başkanlık, yani otoriter, partili, tek adam rejimine geçiş en önemli iştir. Sınırlarımızdaki yangın sürerken savunma sanayinin kasasındaki parayı da, evde kalan son gümüşleri de Hükümetin referandumdan Hayır çıkmasını önlemek için harcayacağından endişe ediyoruz.
OHAL, FETÖ İÇİN ÇIKTI; REFERANDUM İÇİN KULLANILIYOR
Özellikle ciddi anketler milletimizin büyük bir kararlılıkla otoriter, partili başkanlık rejimine geçişe, keyfi yönetime, diktatörlüğe Hayır diyeceğini gösteriyor. Bu anlaşıldıkça Hükümet, “FETÖ’yle mücadele edeceğim” diye ilan ettiği OHAL kapsamındaki yetkilerini millete otoriter başkanlık rejimini kabul ettirmek için, sık sık Anayasa’ya aykırı olarak istismar ediyor.
BU DÜZENLEMELER YOK HÜKMÜNDEDİR
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 121. Maddesine göre Olağanüstü halin gerekli kılmadığı konularda Kanun Hükmünde Kararname çıkarılamaz. Dün akşam yayımlanan bu bakanlar kurulu kararlarının önünü OHAL kapsamında geçtiğimiz ay çıkarılan son OHAL KHK’ları açtı. Anayasayı ihlal ederek yapılan bu düzenlemeler yok hükmündedir. Bu KHK’lara dayanarak yapılacak tasarrufların mali sonuçları o tasarrufların altında imzaları olanları bağlar. Oluşan kamu zararı bu kararları alanlara rücu edilecektir. Milletin kör kuruşunun hesabı Hukuk önünde sorulacaktır.
BORÇ ÖDENMEZSE BU KURUMLAR YABANCILARIN ELİNE GEÇER
Bir soru üzerine Varlık Fonu’na devredilen varlıkların nasıl kullanılacağını açıklayan Öztrak, bu Kurumların gelirlerinin Varlık Fonu’nda birikeceğini, ayrıca bu kurumları karşılık göstererek Fon’un borçlanabileceğini söyledi. Borçların ödenememesi halinde bu kurumların yabancıların eline geçebileceğine dikkat çeken Öztrak, Sayıştay denetimine tabi olmayan Fon’un yönetiminde borsacıların da olduğunu söyledi. “Acaba bu paralarla Borsa’da dalgalanmaları önlemek için işlem mi yapacaklar? Savunma Sanayii Destekleme Fonundan 3 milyar TL neden devredilir?” diye Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü:
BİR BÜTÇE İKİ HAZİNE
Bütçede gelir kısmında, vergi dışındaki normal gelirlerin altında 5 milyar TL’lik bu kuruluşlara ait gelir var. Bu da Fon’a gidiyor. Bir tarafta Hazine nakit yönetimini yapıyor, bir taraftan da Fon kuruyorsunuz o da Hazine görevi yapıyor. Ekonomide çok başlılık hakim oluyor. Ekonomideki sıkıntılara çözüm bulmak için değil yeniden borç bularak ekonomiyi götürmek, tedavi etmek için değil pansuman yapmak için alınan tedbirlerdir.
DENETİM SORUNU
Bu Fon’un doğru dürüst bir denetimi yok. Yönetimde keyfilik giderek artıyor. Sayıştay denetimine tabi olmayan Varlık Fonu’nun ilk getirilen halinde hiçbir denetim yoktu. Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımızın çabalarıyla bağımsız denetim konusu gündeme geldi. Fakat yapılacak tespitin yanında bir de müeyyide olması lazım. Buna karşın denetimi ve yaptırımı sürekli engelleyen bir iktidarla karşı karşıyayız.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca özelleştirme kapsam ve programında bulunan Türk Hava Yolları'nın (THY) yüzde 49,12 ve Halkbank'ın yüzde 51,1'lik hissesinin Türkiye Varlık Fonu'na (TVF) devrine karar verdi. Böylece THY ve Halkbank'ın Başbakanlık Özelleştirme İdaresi'ne ait hisselerinin tamamı TVF'ye devredilmiş ve özelleştirme kapsam ve programından çıkarılmış olacak.
Dün Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası AŞ, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ (PTT), Borsa İstanbul AŞ, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ'nin sermayelerinde bulunan Hazine'ye ait hisselerin tamamının, Türk Telekomünikasyon AŞ'nin yüzde 6,68 oranındaki Hazine'ye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün TVF'ye aktarılacağı açıklanmıştı.
Aynı karar ile, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na ait 3 milyar lira tutarındaki kaynak da 3 aylığına Fon'un kullanımına açıldı. Ayrıca mülkiyeti Hazineye ait Antalya, Aydın, İstanbul, Isparta, İzmir, Kayseri ve Muğla'da bulunan bazı taşınmazların tahsislerinin kaldırılarak Türkiye Varlık Fonuna devredilmesi kararlaştırıldı. Daha önce Fon’a Milli Piyango ve şans oyunları devredilmişti.
"Stratejik Yatırım Planı çerçevesinde yönetilecek"
Türkiye Varlık Fonu'na devredilen söz konusu şirketlerin mevcut yönetimleri ve işletme politikaları ile iş planlarının, yatırım ve büyüme stratejilerine uygun olarak devam edeceği ve uluslararası finans kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili paydaşlarla sağlanan işbirliğinin sürdürüleceği bildirildi. Başbakanlık açıklamasında, Türkiye Varlık Fonu'nun söz konusu şirketleri, Bakanlar Kurulu tarafından onaylanacak Stratejik Yatırım Planı çerçevesinde yöneteceği de kaydedildi.
Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, 'ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara katılmak ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek için' kurulmuştu.
Bu kararın uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve gerektiğinde uygulama esaslarına belirlemeye Başbakan yetkili kılındı.
Söz konusu taşınmazlar devir ve tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar Maliye Bakanlığı tarafından yönetilmeye devam edecek.
Türkiye Varlık Fonu'nu ise şu isimler yöenetecek.
CHP'den sert tepkiBöke: Yaşamış olduğumuz çürümüş rant düzenini daha da derinleştirecek
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Bir fonun varlık fonu olabilmesi için o fonun bir varlığa dayanması gerekir. O fonun varlığı olması gerekir. Bu gibi Varlık Fonu kurmuş ülkeler, petrol sahibidir, emtia sahibidir ve bu sahibi oldukları petrolden elde ettikleri gelir fazladır" dedi.
Böke, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Varlık Fonu'nu eleştirdi. Böke, kamu varlıklarının paralel Hazine'ye devredildiğini iddia ederek, "Bir fonun varlık fonu olabilmesi için o fonun bir varlığa dayanması gerekir. O fonun varlığı olması gerekir. Bu gibi Varlık Fonu kurmuş ülkeler, petrol sahibidir, emtia sahibidir ve bu sahibi oldukları petrolden elde ettikleri gelir fazladır. Bu fazla olan geliri bir fona aktarırlar veya çok zengin ülkeler o derecede yüksek gelire sahiptirler ki bolca ekmeklilik için tasarruf ederler. O fazla olan emeklilik fonları başka yatırımlarda kullanılmak üzere bir Varlık Fonu'na devredilebilir. Türkiye'nin böyle bir varlığı yok, petrolümüz, emtiamız yok, yüksek gelirimiz yok, tasarrufumuz hiç yok. Dolayısıyla Türkiye'de Varlık Fonu oluşturulabilecek bir varlık yok" diye konuştu.
2016 yılında Türkiye'nin net 352 milyar dolar borcu olduğuna dikkat çeken Böke, "Bu koşullarda kurulan bir fon ancak şunu yapabilir. Kamu kurumlarını kendine alır, ipotek eder ve ipotek ettiği kamu kurumları üzerinden borçlanır. Kurulan fon bir kaynağa, yatırıma dönüştürülen bir fon değildir. Kurulan fon kendi üzerine aldığı kamu kaynaklarını ipotek ederek, yani bizim geleceğimizi ipotek ederek yeniden borçlanma mekanizmasıdır. Bu bir borçlanma fonudur, kaynak fonu değildir. Devletin, 80 milyonun ortak kaynağını ipotek ettirir ve ne için kullanacağını dahi söylemez. Babadan kalma evi ipotek ettirip hayali yatırımlarla batıran bir evlat gibi Cumhuriyetin emek emek, herkesi dahil ederek inşa etmiş olduğu halkın mallarını ipotek edip yandaşlara, batık projelere, geleceği olmayan yerlere harcayıp, kaynağı tüketmek demektir. Kısaca adına Varlık Fonu denilen şey, kanunla kurulmuş bir aile şirketidir. Başına getirilmiş fon yönetiminden bu aile şirketinin bir saray şirketi olduğu da çok açık bir biçimde görüyoruz. Halkın malı, ülkenin geliri bütçeden çıkartılıyor ve sarayın şirketine devrediliyor" ifadelerini kullandı.
Yandaş sermayeye Varlık Fonu'nun sermaye aktaracağını, şirket kuracağını iddia eden Böke, "Halktan alacak, yandaşa verecek. Bugün yaşamış olduğumuz çürümüş rant düzenini daha da derinleştirecek. Bütçe açık verecek, açık vermeyecekse yeni vergiler gelecek. Varlık Fonu'na devredilen şirketlerin 2016 yılında Türkiye bütçesine yaptığı katkı 5 milyar lira. Bugün bu bütçeden eksilen 5 milyar lira yerine yeni vergi mi koyacaksınız, cezaları mı arttıracaksınız, harçları mı arttıracaksınız, otoyollara yine zam mı yapacaksınız? Sağlık katkı paylarını yine arttıracak mısınız? Eğer vergiyi arttırmayacaksanız, zamlarla yeni gelir kapıları açmayacaksanız, o zaman bütçeyi açığa, ülkeyi çöküşe mi sürükleyeceksiniz?" şeklinde konuştu.
Öztrak: Osmanlıyı çökerten zihniyet işte budur. Bunun sonu Duyunu Umumiyedir
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, değeri milyarlarca doları bulan kamu varlığının Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasını değerlendirdi. Ziraat Bankası’nın, PTT’nin, BOTAŞ’ın, TPAO’nun, Borsa İstanbul’un, TÜRKSAT Uydu Haberleşme ve İşletme Anonim Şirketindeki Hazine’ye ait hisselerin, TELEKOM’daki Hazine payının, Eti Maden İşletmeleriyle, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün Türkiye Varlık Fonu’na devredildiğini, sırada Halk Bankası ve THY’nin olduğunu ifade eden Öztrak, özetle şunları söyledi:
DEDEDEN KALAN GÜMÜŞLER
Evde dededen kalan son gümüşler de hükümetin, bütçe disiplini ve Sayıştay denetiminin de dışında tutarak ve hazine birliği ilkesine açıkça aykırı olarak kurduğu, Hazine-i Hassaya yani özel Hazineye devretti. Hükümet yanlış politikaları nedeniyle uzunca bir süredir dış piyasalardan borçlanmakta zorlanıyor. Şimdi elde kalan son gümüşleri rehin ederek yeni dış borçlar almaya çalışacak.
BUNUN SONU DUYUNU UMUMİYE
Tabii bu Borçlar ödenmezse de bir sabah uyandığımızda ilk Osmanlı anayasası, Kanunu Esasiyi hazırlayan Mithat Paşa’nın kurduğu Ziraat Bankasının, milli petrol arama şirketimiz TPAO’nun sahip olduğu imtiyazlarla birlikte borç veren yabancılara kaptırıldığını göreceğiz. Osmanlıyı çökerten zihniyet işte budur. Bunun sonu Duyunu Umumiyedir.
3 AYLIĞINA 3 KATRİLYON TL BORÇ
Bir diğer Bakanlar Kurulu Kararıyla da Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ait 3 milyar TL nakit para Türkiye Varlık Fonuna 3 aylığına borç verildi. Eski parayla 3 katrilyon TL. Sınırlarımızdaki yangın devam ederken, savaşan ordumuzun kullanabileceği, bu kadar yüksek bir meblağın 3 aylığına özel hazineye devredilmesinin nedeni nedir? Daha yeni yatların gezi teknelerinin ÖTV’sini sıfırlayan hükümet, savaşan ordumuzun silahlarını üretmekte kullanılacak paraya neden el atıyor? Bu kadar acil ve önemli olay nedir? Sayıştay denetimine tabi olmayan, Yönetim ve denetleme Kurulu üyeleri doğrudan Başbakan tarafından atanan ve Başbakana bağlı olan bu özel hazineye aktarılan 3 milyar TL nerelere harcanacaktır? Diğer taraftan Fona devredilen hazineye ait kurum, kuruluş ve hisselerin devir tarihindeki kar zarar ve borç durumu nedir?
REFERANDUM İÇİN KULLANACAKLARINDAN ENDİŞE EDİYORUZ
Hükümetin önümüzdeki 3 ayda en önemli önceliği malumdur. Bu öyle büyük bir önceliktir ki, Kıbrıs gibi milli bir davadan bile önemlidir. Bunu Sayın Başbakan, Kıbrıs görüşmeleri için Cenevre’ye neden gitmediğini açıklarken basın mensuplarına açıkça ifade etti. Hükümet için Başkanlık, yani otoriter, partili, tek adam rejimine geçiş en önemli iştir. Sınırlarımızdaki yangın sürerken savunma sanayinin kasasındaki parayı da, evde kalan son gümüşleri de Hükümetin referandumdan Hayır çıkmasını önlemek için harcayacağından endişe ediyoruz.
OHAL, FETÖ İÇİN ÇIKTI; REFERANDUM İÇİN KULLANILIYOR
Özellikle ciddi anketler milletimizin büyük bir kararlılıkla otoriter, partili başkanlık rejimine geçişe, keyfi yönetime, diktatörlüğe Hayır diyeceğini gösteriyor. Bu anlaşıldıkça Hükümet, “FETÖ’yle mücadele edeceğim” diye ilan ettiği OHAL kapsamındaki yetkilerini millete otoriter başkanlık rejimini kabul ettirmek için, sık sık Anayasa’ya aykırı olarak istismar ediyor.
BU DÜZENLEMELER YOK HÜKMÜNDEDİR
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 121. Maddesine göre Olağanüstü halin gerekli kılmadığı konularda Kanun Hükmünde Kararname çıkarılamaz. Dün akşam yayımlanan bu bakanlar kurulu kararlarının önünü OHAL kapsamında geçtiğimiz ay çıkarılan son OHAL KHK’ları açtı. Anayasayı ihlal ederek yapılan bu düzenlemeler yok hükmündedir. Bu KHK’lara dayanarak yapılacak tasarrufların mali sonuçları o tasarrufların altında imzaları olanları bağlar. Oluşan kamu zararı bu kararları alanlara rücu edilecektir. Milletin kör kuruşunun hesabı Hukuk önünde sorulacaktır.
BORÇ ÖDENMEZSE BU KURUMLAR YABANCILARIN ELİNE GEÇER
Bir soru üzerine Varlık Fonu’na devredilen varlıkların nasıl kullanılacağını açıklayan Öztrak, bu Kurumların gelirlerinin Varlık Fonu’nda birikeceğini, ayrıca bu kurumları karşılık göstererek Fon’un borçlanabileceğini söyledi. Borçların ödenememesi halinde bu kurumların yabancıların eline geçebileceğine dikkat çeken Öztrak, Sayıştay denetimine tabi olmayan Fon’un yönetiminde borsacıların da olduğunu söyledi. “Acaba bu paralarla Borsa’da dalgalanmaları önlemek için işlem mi yapacaklar? Savunma Sanayii Destekleme Fonundan 3 milyar TL neden devredilir?” diye Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü:
BİR BÜTÇE İKİ HAZİNE
Bütçede gelir kısmında, vergi dışındaki normal gelirlerin altında 5 milyar TL’lik bu kuruluşlara ait gelir var. Bu da Fon’a gidiyor. Bir tarafta Hazine nakit yönetimini yapıyor, bir taraftan da Fon kuruyorsunuz o da Hazine görevi yapıyor. Ekonomide çok başlılık hakim oluyor. Ekonomideki sıkıntılara çözüm bulmak için değil yeniden borç bularak ekonomiyi götürmek, tedavi etmek için değil pansuman yapmak için alınan tedbirlerdir.
DENETİM SORUNU
Bu Fon’un doğru dürüst bir denetimi yok. Yönetimde keyfilik giderek artıyor. Sayıştay denetimine tabi olmayan Varlık Fonu’nun ilk getirilen halinde hiçbir denetim yoktu. Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımızın çabalarıyla bağımsız denetim konusu gündeme geldi. Fakat yapılacak tespitin yanında bir de müeyyide olması lazım. Buna karşın denetimi ve yaptırımı sürekli engelleyen bir iktidarla karşı karşıyayız.
YORUM YAZIN