Header Ads

Ferman Devletinse Sokak Bizimdir

- AYÇA SÖYLEMEZ -
Çok öfkeliyim. Memlekette toplu mezarlar çıkarken çöplüklerden, F tipi hapishanelerde ölmeye yatırılırken solcular, spor salonunda işkenceyle katledilen gazeteciler zaman aşımına uğrarken, İbrahim Kaypakkaya’yı “övmeye” ceza kesilirken ve Arif Doğan televizyona çıkarılıp ‘aklanırken’, en çok da bunları sessizlikle izleyenlere öfkeliyim. 

Mutki’de kafası koparılan cenazeler çöpe düşerken, dönemin Alay Komutanı Arif Doğan, karikatürize edilmiş bir Ağca vakası olarak televizyon ekranından ‘halka seslendi.’ Ve hiç utanıp sıkılmadan, “Ben devleti sevmiyorum, binlerce Kürt ve Türk’ü öldürdü o devlet” dedi. Oysaki Doğan, devletin ta kendisiydi.

Devlet sensin Arif Doğan. Öldüren, öldürdüğünün ailesine bir mezar yerini bile çok gören, katliamlarının hesabını vermeyeceğinden emin olduğun için toplu mezara imzalı belge düzenleyen sensin. (1)

Senden çok var. Senin gibiler biraraya gelince devlet oluşuyor. 17 yaşındaki çocukları toplu mezara gömüp gözümüzün içine baka baka bizimle dalga geçen bir mekanizmadır, senin devlet dediğin. (2) Devlet, kendisine baş kaldırana işkencelerden işkence beğendirendir. (3)

Devlet, Hizbullah’ı hapishanede de dışarıda da kollayandır. (4) Devlet, aynı tarihlerde, F tipindeki süngerli odada tutsakları domuz bağıyla bağlayandır. (5)

Devlet, “İşçiyi ve işsizi daha ne kadar ezebilirim?” diye kafa patlatandır, sermayeyle el ele verip. (6) Evini yakıp sürdüğü işçi, 1800’lerin insanlık dışı koşullarından beter halde çalışıp yine de hayatta kalma mücadelesini kaybettiğinde, katliamın sorumlusu olarak ‘feodaliteyi’ gösteren medyanın sahibidir, devlet. (7)

Öfkeliyim. En çok da bunlar olup biterken başka sokaklarda başka hayatlarda ‘hak-adalet-özgürlük’ aradığını söyleyenlere. Hayır, “sorunlar hiyerarşisi’ yapmak değil niyetim. Ancak sömürüye karşı adalet aradığını iddia edenlerin birçoğu, kendine başka gündemler yaratmakla meşgulken, devlete kızmanın ne anlamı var? Devlet, devletliğini yapıyor zaten, orada ilginç bir şey yok. Ama başkaldırdıklarını söyleyenler işini yapmıyor. Sorun burada.

Hegemonya mücadelesini kayıkçı kavgasına çevirenler, sadece devletin partileri değil. Neoliberal düzenin rüzgârına kapılanlar, ABD’deki gibi iki partili ve tek sesli bir düzenin hayalini kurarken, adaleti, eşitliği, özgürlüğü istemeden gündüz düşlerinde demokrasi görüyor. Halkı bilmeden halkın dilinden konuşanlar, halkın kendilerini ciddiye almamasına şaşırıyor. Kendi iktidar alanlarından dışarı adım atmaya korkanlar, çocukların öldürülmesinden korkmuyor.

Peki, biz hala neden korkuyoruz? Kaybedecek neyimiz kaldı zincirlerimizden başka? Mağrip’te bir kıvılcım yetti, korkunun iktidarını devirmeye. O yüzden, devrimi dilinden düşürmeyip iktidar koltuğu için sıraya girenlerden değil ama bıçağın dayandığı kemikten umutluyum. Ne de olsa: “Kaldırım taşlarının altında kumsal var”

(2) 17 yaşında, bir toplu mezarda… http://www.firatnews.org/index.php?rupel=nuce&nuceID=39641
(4) Hizbullah’a cezaevinde internet! http://www.ntvmsnbc.com/id/25168803/
(7) Durumumuz yoktur http://twshot.com/3BJ0

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.