Header Ads

'19 Aralık Katliam Bombaları Araştırılsın'

19 Aralık 2000'de operasyon yapılan 20 cezaevinden birisi olan Bayrampaşa Cezaevi katliamına ilişkin davanın 3. duruşması bugün görülüyor. Bakırköy Adliyesi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, haklarında vareste tutulma kararı bulunan sanıklardan hiçbirisi katılmadı. Dava dosyasına yeni bir müşteki eklendi. Davaya müdahil olma talebini mahkemeye ileten Sakine Demir, duruşmada yaşadıklarını anlattı.

'BİZİ YAKMAK İSTEDİLER'

Demir, 19 Aralık günü saat sabah 05.00'da silah sesleri ile uyandıklarını söyledi. C-2 koğuşunda 11 kadın ile birlikte kalan Demir, askerlerin sürekli üzerlerine ateş açtıklarını, tavanları delerek içeriye gaz bombası, bilmedikleri çeşitli bomba ve gazlar attıklarını söyledi. Koğuşun iki katlı ve hücreler şeklinde olduğunu anlatan Demir, "Saldırı devam ederken koğuşun girişindeki hücre birden alev aldı. Tavandan atılan yanıcı madde ile tutuştu. Ardından en sondaki hücre yanmaya başladı. Biz arada kaldık. Yerlerde sürünerek aşağı indik" dedi.
Sakine Demir, karşılarında bulunan C-1 koğuşunun da aynı şekilde yakıldığını, bunun kendilerini yakmak için kasıtlı yapıldığını kaydetti. Sakine Demir, C-1 koğuşunda "Arkadaşlarımız yanıyor" diye bağırdıklarını anlattı.
Yangın başlaması üzerine havalandırmaya çıktıklarını kaydeden Demir, C-1 koğuşundakilerinde aynı havalandırmaya çıktığını, burada pek çok kişinin yanmış olduğunu gördüğünü, insanların derilerinin sarktığını, Hacer Arıkan'ın eli, yüzü, her yerinin yandığını söyledi. Su döküp ya da ilaç sürerek yaralıları tedavi etmeye çalıştıklarını aktaran Sakine Demir, C-1 koğuşunda 6 kadının yandığını, onların ise dışarı çıkarılamadığını söyledi.

Atılan gazları farketmediklerini, ancak giysilerinin sağlam olmasına rağmen insanların derilerinin yandığını söyleyen Demir, hala bu gazların, bombaların ne olduğunu öğrenemediklerini belirtti.

Demir, saldırıların havalandırmada da sürdüğünü belirtirken, burada kendilerine sürekli su sıkıldığını, ancak koğuşları söndürmediklerini anlattı. Demir, "Çünkü oraya insanları katletmeye gelmişlerdi. Bugün yaşıyorsam tamamen şanstan. Ben de ölebilirdim ya da Hacer Arıkan gibi olabilirdim" dedi.

Daha sonra askerlerin geldiğini ve silah doğrultarak, dizlerine kadar su olan ve sağlı sollu askerlerin olduğu koridordan dövülerek, yerlerde sürüklenerek, küfür ve hakaretlerle geçirildiklerini ve ring aracına bindirildiklerini anlattı. Demir, soğuk havada, ıslak kıyafetleriyle, hiçbir talepleri karşılanmadan hınca hınç doldurulan ringte 15.00'dan 21.00'a kadar bekletildiklerini kaydetti. Demir, hatta tuvalet ihtiyaçları karşılanmadığı için insanların tuvaletlerini buraya yapmak zorunda kaldığını söyledi. Demir, ölüm orucunda olanların, yaralı olanların dahi ring aracında bekletildiğini belirtti.

CEZAEVİ SAVAŞ ALANI GİBİYDİ

Araçtan baktığında cezaevinin savaş alanı gibi olduğunu gördüğünü anlatan Sakine Demir, daha sonra Bakırköy Cezaevine götürüldüklerini ve bir hafta hücrelerde tutulduklarını söyledi. Demir, "Adına 'Hayata Dönüş' dediler, bu nasıl hayata dönüş? İnsanlar katledildi" diye konuştu, dönemin Jandarma Komutanlığı, İçişleri ve Adalet Bakanları, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'ndan davacı olduğunu söyledi.

BOMBALAR ARAŞTIRILSIN

Mağdurların avukatı Gülizar Tuncer, derileri yakan kimyasal gazların, otopsi raporlarında tespit edildiği üzere kemikleri parçalayan silahların ve komutan Zeki Bingöl'ün bahsettiği armut biçimindeki bombaların araştırılmasını, ilgili makamlara sorulmasını talep etti.

Avukatlar aynı zamanda soruşturmanın genişletilmesini, sanıklar hakkındaki vareste kararının kaldırılmasını istedi. Avukatlar, burada örgütlü bir suç olduğunu ve bu suçun failinin devlet olduğunu söyledi.
Mahkemede, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatıyla Van'da ifade vererek operasyonda tutukluların nasıl yakıldığını anlatan uzman çavuş A.S'nin ifadesi de okundu.

DURUŞMADA TARTIŞMA

Ara verilen mahkeme öğleden sonra yeniden başladı. Duruşmanın bu bölümünde taleplerini dile getiren savcı, avukatların sanıklarla ilgili vareste tutulma kararının kaldırılması ve her duruşmaya gelmeleri yönündeki taleplerinin reddedilmesini istedi.

Mahkeme heyeti başkanı kararın verilmesi için duruşma salonunun boşaltılmasını istedi. Avukatlar dışarı çıkarken, Avukat Ömer Kavili savcının da dışarı çıkması gerektiğini belirtti. Avukatların talebine savcı "o benim bileceğim iş deyince" şeklinde yanıt verince tartışma başladı. Savcı ve avukatlar birbirine bağırırken, savcı avukatlara "Sus bir dakika, bir susun. Rahatsızım, halim yok zaten, çıkacağım" diye yanıt verdi.
Avukatlar ise savcının mahkeme heyetine dahil olmadığını belirterek, dışarı çıkması gerektiğini söyledi.
Avukatların dışarı çıkmasının ardından savcı salonu terk ederken, bu kez CHP Milletvekili Mahmut Tanal ile tartışma yaşadı. Kısa süreli tartışmanın ardından savcı duruşma salonunun önünden ayrıldı. Mahkeme heyetinin karar vermesi bekleniyor.

haber: etha

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.