Header Ads

“İddialar Gerçeği Değiştirmez”

- SEYİTHAN AKYÜZ -
Merhaba Değerli Arkadaşlar, Öncelikle böylesi anlamlı bir çalışmamdan dolayı emek sahibi herkesi kutluyor, ayrıca tutsak meslektaşlarınız olarak gösterdiğiniz dayanışmadan ötürü sonsuz teşekkürlerimi sunuyor, selam, saygı ve sevgilerimi gönderiyorum.

Evet, her ne kadar Başbakan ve hükümet yetkilileri tarafından her fırsatta gazeteci olmadığımıza yönelik değerlendirmeler yapılsa da, bugün yetmişe yakın insan gazetecilik mesleğini icra ettikleri için cezaevinde tutulmaktadırlar. Tutuklu bulunan bu insanların kimi Ergenekon, kimi KCK ve kimileri farklı “illegal örgütlere” üye oldukları ya da propagandalarını yaptıkları gerekçe ve iddiaları öne sürülmüş olması bu gerçekliği değiştirmez. Kaldı ki, hiçbir düzen, kendine muhalif olan insanları muhalif oldukları gerekçesine dayanarak tutuklamaz. Bunun için mutlaka kendine göre yasal kılıflar bulur ve bunu toplum nezdinde meşrulaştırmaya çalışır. Bugün de yapılan bunun ötesinde bir şey değildir. Bunun en somut örneği, mevcut tutuklu bulunan tüm meslektaşlarımızın üzerinde yasadışı olarak değerlendirilebilecek bir şeyin ele geçirilmemiş olmasıdır. Ama “ileri demokrasisiyle” övünen iktidar, anlaşılan fotoğraf makinelerini molotofkokteyli, kameraları el bombası, kalemleri ise suikast silahı olarak görüyor. “El insaf” demekten başka ne denir, bilemiyorum.

Yaşadığımız bu çağda özgürlükler önünde bu kadar engellerin olması, tek kelimeyle bu güzelim ülkeye haksızlıktır. Soruyorum “ileri demokrasi” diyenlere: Siz ülkemizin dünya sıralamasında yüz bilmem kaçıncı basamağında yer almasını içinize nasıl sindirebiliyorsunuz? Bu utanç verici tabloyu değiştirmek yerine, gazetecilere “terörist” yaftası yapıştırmayı ve onlara zindanlara atmayı kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz? Bu insanlar kimi öldürmüş, kimin malına mülküne el koymuş ki “terörist” oluyorlar? Biraz insaf ve vicdan diyorum. Ama maalesef, gerek Başbakan, gerekse hükümet yetkilileri ve onlara yakın bazı medya kuruluşları, her fırsatta bizi birer “terörist” gibi topluma sunmaya devam etmekteler.

Özellikle yakın bir zaman öncesine kadar aynı uygulamalara maruz kalan ve haklı olarak haykıran bu medya kuruluşlarının bugünkü tutumlarının bizleri derinden üzdüğünü belirtmek isterim. Zira “terörist” olmadığımızın ve sisteme muhalif kimliğimizden ötürü bugün zindanlarda olduğumuzun, en çok da bu meslektaşlarımız tarafından bilindiğini iyi biliyoruz. Buna rağmen bu tutumların, en az zindanda esaret altında olmak kadar bizleri acıttığını belirtmek istiyorum. Bundan dolayı tutuklu bir meslektaşları olarak bu medya kuruluşlarından, bırakın bizleri savunmayı, birer “terörist” gibi bizi topluma sunmaktan vazgeçmelerini istiyorum. Bu arkadaşlardan böylesi ahlaki bir tutumu beklediğimi sizler aracılığıyla iletmek istiyorum. Gerek çıkaracağınız gazetede gerekse diğer eylem ve çalışmalarınızda bu hususun daha fazla işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizimle ilgili yapılan değerlendirme ve yayınlarda, koşullarımızdan ötürü kendimizi yeterince savunma imkanına sahip değiliz.

Bu nedenle siz duyarlı insanlara daha fazla sorumluluk düştüğü kanısındayım. Bu yöndeki çalışmaların sıklaştırılması ve bizim neden tutuklandığımızın topluma doğru bir şekilde anlatılması temel beklentimizdir. Yapılacak böylesi anlamlı çalışmalar, zindandaki esaretimizin yarattığı acıyı hafifletecektir. Zira bizim sesimiz olacak başka kimsemiz yoktur.

Bunların yanı sıra son dönemlerde belli bir ortaklaşma oluşmuşsa da hala muhalif kesimlerin yeterince güçlü bir dayanışmayı ve birlikte mücadele etme stratejisini yakaladığını belirtmek zordur. Örneğin sistematik bir şekilde baskıya maruz kalan Kürt basın-yayın kurumlarına sahip çıkma çok zayıf kalmaktadır. Elbette düzen sahipleri için Kürt-Türk fark etmiyor. Muhalif olan hepsine yöneliyor ve inanılmaz baskılar uyguluyor. Ama burada Kürt basın kurumlarına özel yönelimler bulunuyor. Bunu görmek gerektiğini ve bunun için daha fazla sahip çıkılmasını düşünüyorum. Bu söylediklerimin Kürt basın kurumları için de geçerli olduğunu belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, birçok arkadaşın yorum beklenti ve görüşlerini sözlerle paylaşacağını bildirdiğim için fazla uzatmak istemedim. Ben de kısaca bu düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Kendimle ilgili olarak da kısaca şunları paylaşabilirim: Ben yaklaşık 20 aydır “KCK Adana basın sorumlusu olduğum” iddiasıyla tutuklu bulunuyorum. Bu 20 aylık süreç içerisinde her ne kadar iki duruşmaya çıkarılmışsam da halen ifadem dahi alınabilmiş değildir. Bir dahaki duruşma da 15 Eylül 2011’de yapılacak. Bu da demek oluyor ki, bu tarihe kadar tutuklu kalmaya devam edilecektir.

Tekrardan bu anlamlı çalışmanızdan dolayı sizleri kutluyor, selam, saygı ve sevgilerimi gönderiyorum. Özgürlüklerin sınırlandırılmadığı ve herkesin rengi ve fikriyle yaşadığı bir dünya dileğiyle…

* Seyithan Akyüz
Adana Kürkçüler Cezaevi

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.