Header Ads

Ayda 130 Euro'ya Kandırılmaya Çalışılan Bir Halk

- SENA AKALIN -
Üniversite´nin son senesinde Uluslarası Hukuk dersi için Batı Sahra´yla ilgili bir ödev hazırlamam gerekiyordu. Konuyu hoca seçmişti ve hiç bir fikrim olmadan bütün bir günümü kütüphanede geçirip, Fas, İspanya, Polisario ve Moritanya arasında bir türlü paylaşılamayan bu bölgede olan biteni araştırmıştım. Konuyla ilgili onlarca Birleşmiş Milletler önergesi okuyup özet çıkarttığımı fakat ödevi bitirip sunduktan sonra bile kendi kendime peki ben ne anladım sorusuna bir türlü düzgün bir cevap bulamadiğımı hatırlıyorum. Geçen kasım ayının ilk haftasından beri El Aaiún kentinin 15 km doğusunda kalan Gadaym Izlk te 6.5000 çadır kuran 10.000 Batı Sahra´lının ne istediğini anlamak için yapılacak en son şey son otuz senedir onaylanan birleşmiş milletler önergelerine bakmak olmalı. Ve yine sorunu daha iyi değerlendirmek için karmaşık kısa tarih özetlerinin ne işe yaradığını ben kendim anlamadığım için direk sekiz kasim’da Fas güvenlik güçlerinin kamplarda uyguladığı ve bir çok insanın yaralanmasına ve iki kişinin ölümüne neden olan şiddetin sebebi üzerinde durmak istiyorum.

Bugün uluslarası kamuoyunun sadece bir kaç ölüm veyahut açlık grevi söz konusu olduğunda aklına gelen Batı Sahra sorunu, aslında hiç de düşünüldüğü kadar siyasi bir mesele değil. Yaklaşık 65 yıldır çöl halkının kaderinde sömürülmek olduğu düşünülürse, bağımsızlık, kendi geleceğini tayin etmek gibi oldukça onurlu hakların inandırıcılığını sorgulamaya başlamalarını garip bulmamak gerek. Sekiz kasım günü on bin Batı Sahralıyı bir araya getiren sebebin bu sefer açlık olması sadece Fas yönetiminin değil birleşmiş milletlerin bu bölgede yaşayan halk dışında ne varsa önemsediğini ama konu halkın değil geleceği, bugünü söz konusu olduğunda hiç çekinmeden gösterdikleri ilgisizliğin kanııtıdır bence. Otuz yıldır Fas, ilk olarak Polisario´yu (Sahra Bağımsızlık Hareketini) tanımayarak daha sonra olayı çözümsüzlüğe sürüklemek için Afrika ülkeler birliğinden çıkıp bu ülkelerin Polisarioyu tanımaması için uyguladığı baskıları arttırarak ve son olarak bölgedeki halkı pasifize edip kendi yanına çekmek için ayda 130 Euro’yla kandırarak, Polisario´nun siyasi gücünü kırmaya çalışıyor. Ortada asimetrik bir güç savaşı olduğunu görmek için uzman olmak gerekmiyor. Açlık sınırındaki bir halkı ayda 130 Euro’yla siyasi davasından vazgeçirmeye çalışmak hiç de mantıksız değil. Fakat tamamen basarıya ulastığı da söylenemez. Fas hükümetinin biraz daha akıllı hareket edip 130 Euro’ nun yeterli bir miktar olmadığinı fark etmesi gerekirdi. Batı Sahra halkının Gadaym Izikte Politario tarafından girişimleriyle örgutlenmediği biliniyor, bu da bize Batı Sahra halkının açlık ve işsizlik mücadelesinin artık Politarionun başlattığı bağımsızlık mücadelesinin önüne geçtiğini gösteriyor. Bölge halkının bugün en büyük sorunu hakkı olan doğal kaynaklarının Fas hükümeti tarafından sömürülmesi ve yine Fas hükümetinin yakın zamanda Avrupa birliğiyle, bölge sularında gerçekleştirilecek olan balıkçılık ticaretiyle ilgili tekrardan görüşmelere başlaması.

Son olarak bir soruyla bitirmek istiyorum : Sizce, Fas´ın neokolonyal projesinin mimarlarindan Fas Dış İşleri Bakanı Taieb Fassi Fihrinin, Avrupa birligini, İspanyol insan hakları aktivisitlerini ve en önemlisi bölgede tarafsız haber yapabilmekte ne kadar zorlansa da calışmalarına yılmadan devam eden Human Rights Watch ekibini Fas´ın iç işlerine müdaheleyle suçlaması, bununla yetinmeyip kampta uygulanan şiddet sırasında dokuz Fas polisinin hayatını kaybetmesinin, şiddetin protestocular tarafından Faslı güvenlik güçlerine uyguladığının kanıtı olduğunu belirttiği açıklamasının, İsrail hükümetinin son flotilla olaylarındaki argümanlarıyla şaşırtıcı derecede benzerlik gösterdiğini düşünmem bir delilik mi?

Sena Akalın'ın Blogu: document-0.blogspot.com

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.