Header Ads

F-16’lar ve Katırlar


- RENGİN ARSLAN -
Çağlar açılıyor, çağlar kapanıyor. Katliamlar zamanla “eş zamanlı” olarak tarih yazıyor. Zulmün tarihini.

Sistemin tuğlaları yerinden oynamadığı için “katil”ler katletmeye devam ediyor hâlâ...

Bir insanın ölümü karşısında söylenebilecek az şey vardır. 35 kişinin ölümü karşısında ise pek çok şey. Yazıları “kişiselleştirmekten” yana değilim ama üzgünüm. Hepimiz kadar, hepimiz kadar çok.

Elim, dilim, bildiğim sözcükler yetmeyecek.

Ne basının “insansızlığından”, ne muktedirlerin suspusluğundan ne de 35 canın ardından, -artık başımız sağ kalabilecekmiş gibi-, başsağlığı açıklamaları yapanlardan laf açmaya içim elvermeyecek.

Ölüm sessizliği diye bir şey vardır, bilirsiniz değil mi? İşte şimdi yine bir cenaze evinde oturmanın yükü ağır basıyor. Pencereden dışarı bakıyorum.

Cesetler var. Nefes almış vermiş, yaşamış, “adı eşkıyaya, kaçakçıya, hayına” çıkmış çocukların, adamların bedenleri var. Battaniyeler örtülmüş üzerine. Bir televizyonun yansımasında kandığımız, ambulanslı, sedyeli, steril ceset torbalı sahnelerden uzak... Çarıklar, hırkalar, rengarenk tülbentler, “bilinmeyen” bir dilde ağıtlar... Sınır ötesinden taşınan mazotun kokusu.

Tanımadığımız cenazelerin tanımadığımız uğurlanışı bu.

Ve bu noktada, tüm konuşmalardan uzakta, şu beyaz sayfaya yakınacak hiçbir şeyim yok. Buraya kadar.

Çivisi çıkmış insanlığın, tabutlara çivi olduğu zamanlar...

Hah bir de... İnsansız hava araçları, F-16 teknolojisi ve katırlar.. “Kirvem hallerimi aynı böyle yaz/Rivayet sanılır belki”.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.