Header Ads

Zalimliğin Meşruluğu

- ECE TEMELKURAN -
Her şeyi geçiyorum. Ama her şeyi... Oda TV davasına gelmeyen meslektaşlarımızı mesela, geçiyorum. Tutuklu gazetecilerin haberini yapamayan meslektaşlarımızı geçiyorum sonra. Ellerinde "terrörist gazetecilerle" ilgili hep çok önemli bilgiler olan ama niyeyse bu bilgileri bizimle hiç paylaşmayan meslektaşlarımızı da geçiyorum. Hatta tutuklandığımız, işten atıldığımız gün "Dur tökezlemişken şuna bir tekme de..." deyip nerelerden koşup, bir telaş yetişip gelen meslektaşlarımızı... Bakın, onları da geçiyorum. Ama şunu geçemiyorum:

Zalimliğin meşrulaştırılması nasıl böylesine sofistike bir meslek erbablığına dönüştü?

"Onların tutuklanmasına seviniyorum çünkü..." diye başlayan cümleleri hiçbir haya duygusu taşımadan televizyon ekranlarından anlatmak nedir? Sevincini teorize etmek, bu alçaklığa politik gerekçeler bulma çabası nedir? Onu geçemiyorum.

Günün birinde "Siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz?" diye sormuştum. Sanırım artık o soru fazlasıyla naif. Artık şunu sormak gerekiyor:

Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz?

Nerede eğitim aldınız?

Sizi kimler yetiştirdi?

Siz nerede yetiştiniz?

Siz bu ülkeden misiniz?

Bizimle aynı okullara mı gittiniz?

Bizimle aynı kantinlerde mi oturdunuz?

Aynı gazetelerde mi çalıştık sizinle?

Ve en çok sormak istediğim soru şu elbette:

Arkadaş siz nereden çıktınız?

Siz bugüne kadar nasıl saklandınız? Hangi delikte kin biriktirmekteydiniz?

Siz nasıl silik insanlardınız ki biz sizi fark edemedik?

Kimileri diyor ki bugünlerde "Sap döner, keser döner". Ben de diyorum ki "Sakın o lafın devamı şöyle gelmesin: “Et döner, tavuk döner!”

Çünkü biz kendimizi toparlamazsak o lafın sonu böyle bitecek. Et dönecek, tavuk dönecek ama hesap dönmeyecek. Hesap kendi kendine dönmez çünkü. Biri çıkar, o çarkı durdurur, tersine çevirmeye başlar. Çarkın arasına parmaklarımız sıkışır, canımız yanar ama gün gelir o çark işlemez olur. Onun için işte, yani hesabın dönmesi için, bizim bu çarkı zulmü ezecek yöne doğru çevirmemiz gerekiyor.

Ben buradayım arkadaş!

Ben burada bana bu işte düşecek görevi beklemekteyim.

Sen neredesin arkadaş?

Sen neredesin?

1 yorum:

  1. Bir radyo programı dinlemiştim, Lüleburgaz'dan gelirken. Dinci bir radyoydu, adını öğrenemedim yada öğrendim unuttum.
    Cihad'ı, işledikleri cinayetlerden ötürü Müslümanlar'ı eleştirenlere cevap veriyordu. Dinsizler, ateistler, komünistler vs., vs. insanlık için zararlı mahluklardır. Nasıl ki, sivrisinek, tarım zararlısı gibi böcekler öldürüldülüyorsa ve bu iyi bir şeyse bu zararlı insanların öldürülmesi de insanlık için bir şeydir, diyordu...
    Bilmiyorum, başka bir söze gerek var mı?

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.