Header Ads

KESK Hazır, KESK'liler de..

- yazı: ZEYNEL ABİDİN KAPLAN -
İnsanın başına geleceğe hazır olması çok önemlidir.

Başına gelebileceğe hazırsan daha kolay göğüslersin gelecek darbeyi, belki sarsar ama asla tüketmez seni.

Misal, KESK üye ve yöneticileri, bundan yıllar yıllar önce, bu yola çıkarken hep hazır oldular başına gelebileceklere…

Hep hissettiler baskıyı, zulmü, iftirayı.

Mücadele uzun solukludur, dediler.

Bu yol zorludur…

Tıpkı gece yarısı ninelerimizin, gaz lambası ışığında anlattığı masallardaki gibi; demir asa, demir çarık...

İşte öyle çıktılar yola, ta 1989 bahar eylemlerinde...

1990'larda, onları yollarından etmek için ilk en yakınları akıl verdi onlara...

"Yapmayın, etmeyin; işinizden olursunuz, sürülürsünüz..." dediler.

Olsun dedi onlar...

Demir asa, demir çarık...

İşlerinden oldular, sürüldüler, baskı gördüler...

Vazgeçebilirlerdi, yoldan dönüp daha rahat bir yaşamı seçebilirlerdi o günlerde, geçmediler.

...

Sonra o en yakınlarının dedikleri misliyle çıktı karşılarına...

Vuruldular... Ankara'nın göbeğinde, Ayşenur Şimşek'le...

Yakıldılar... Sivas Madımak 2 Temmuz'unda, Behçet Aysan'la...

Kör kuyularda asitle dağlandı cesetleri... Diyarbakır'ın halden bilmezliğinde, Necati Aydın'la...

Sonra adlarını saymakla bitiremeyeceğimiz birçok failsiz ölümler yaşadılar...

‘Yaşamak direnmektir’ bildiler, direndiler...

O günlerde de vazgeçebilirlerdi KESK’li olmaktan, mazlumun yanında durmaktan, ezilene yoldaş, ezene karşı durmaktan, emekçi olmaktan, geçmediler...

...

Ondan sonrası bildik hikâye, kontra sendikalar türedi...

Ondan sonra bir daha, bir daha...

Kendilerine çizilen çerçevede, hükümetin emrinde sendikalar...

Adeta bir tiyatro sahnesindeymiş gibi sendikacılık oynayan, kamu emekçilerini kandıran sendikalar...

Yok dediler, bu değil sendikacılık, bu oyunu bozacağız.

Sonra eylemler, basın açıklamaları, yürüyüşler, grevler...

Yol bir yere gitmezdi çünkü 'yolu yapan yürüyenlerdir' dediler...

O zamanda vazgeçebilirlerdi elbet, geçmediler...

...

Onlar KESK üyeleri, şimdilerde her şafak bir baskına uyanıyorlar, göz altına, tutuklamaya, zindana, operasyona...

Her şafak evlerini dolduran polislerin niye her tarafı yıkıp döktüğünü, niye onlara kötü muamelede bulunduklarını susarak, gülümseyerek anlatmaya çalışıyorlar çocuklarına.

Bir şafak vakti annelerinin sonra bir kör sabahda da babalarının götürülüşünü izah etmeye susuyorlar…

Her şafak çocuklarına "Yok bişey, merak etme" diyerek çıkıyorlar evlerinden, kelepçeleriyle.

Başta da dedim ya; insanın başına geleceğe hazır olması çok önemlidir.

Hazırlar, hazırız...

Ne diyor Can baba; Her şey kendi dilince konuşur; Karanlık örtse de üstünü...

Sağlıcakla...

*sendika.org'dan alınmıştır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.