Header Ads

Kapitalizmin Yayılan Vebası: ‘Mobbing’

- CANAN ESELER -
Mobbing, ağır aksak işleyen sistemin, üstümüze saldığı ve hızla yükselen bir veba. Öyle ki, böylesine yaygınlaşmasına rağmen kanunlarda yer bile almıyor. Üstelik hem çalışan hem de işverenin (sözde) şikayetçi olduğu bir konu. Bu hafta mobbing mağduru olan Birim T.’nin duruşması nedeniyle tekrardan akla düştü mobbing mevzusu.

Birim T., bir bankanın çağrı merkezinde çalışan genç bir kadın. Onun yaşadıklarını dinleyince, bir an kurumsal bir şirketin tacizi böylesine görünebilir bir hale getirebileceğini akla hayale getiremiyorsunuz. Aksi(görünür olmayanı) her defasında yaşadığımız bir olay, ancak tüm çalışanların gözü önünde adeta diğerlerine de gözdağı verir gibi yapılan ve mobbingin en üst seviyeye ulaştığı bir olay Birim T.’nin ki. 

Boş bir masaya oturtulup, haftanın 5 günü, 8 saat iş yerinde tutulan, kitap okumasına dahi müdahale edilen ve arkadaşlarının kendisiyle konuşması engellenen bir mobbing olayı onun ki. Birim T., önüne uzatılan istifa dilekçesini imzalamadı, 3 ay boyunca günde 8 saat boş bir masaya oturtuldu, kimseyle konuşmasına izin verilmedi ve tüm bunlar 21 yy. da,  belki de çoğumuzun o eğlenceli (!) reklamlarını görüp aldandığımız bir bankanın çağrı merkezinde gerçekleşti. Herkesin gözü önünde, tam 3 ay boyunca sanki ‘olması gereken buymuş’ rahatlığıyla her gün aynı işkenceyi yaşadı Birim T.

3 aydan sonra ise her gün yaşanan bu işkenceye dayanamayarak, noterden sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshetip, işten çıktı ve yaklaşık 10 ay sonra da malum bankaya dava açtı. Geçen hafta duruşması vardı ve pek tabii ileriki bir tarihe ertelendi. Birim T.’nin yaşadıklarına bakıldığında, ‘mobbing’ genel geçer bir kelime olarak kalıyor sanki, yaşadıkları psikolojik bir işkence aslında.  

Feminist Politika dergisinin yeni sayısında Başak Günsever ve Aslı Öz’ün yaptıkları ‘Mobbing ile tacizin arasındaki İnce Çizgi’ başlıklı haberde, mobbinge maruz kalan Birim T. ve bir kadın öğretmenle  gerçekleştirilen söyleşilere yer verilerek, ‘mobbing’in cinsiyetçi mekanizmaların bir parçası olduğunun altı çiziliyor. Mobbingin hangi cinse daha sık uygulandığına dair yapılan herhangi bir istatiksel bir çalışma yok ancak kadınlara daha sık yapıldığı aşikar.

Mobbing’in Meşrulaşması

Toplum literatüründe, ‘işyerinde yıldırma, istifa etmeye zorlama’ olarak tanımlanan mobbing, etrafı sınırlarla çizilen bir eylem değil. Hangi davranış mobbingdir? Hangisi değildir? noktasında  genelde şirketler (gerekli gördükleri yerde) bunu kendileri belirleyerek, mobbingi bilinçli yada bilinçsiz olarak meşru hale getirilebiliyor. Mobbing, içinden çıkılmaz, karmaşık bir hale getirilerek,  ‘çalışanın başka bir arkadaşına’ uyguladığı bir eylem olarak öğretilmesi arzulanıyor. Öyle ki -her ne kadar illegal bir bilgide olsa da- kimi şirketlerin çalışanları istifaya zorlama sürecinde, orta ve yüksek kademedeki yöneticilerine ‘Mobbing nasıl uygulanır?’ eğitimleri verdikler dahi söylenenler arasında.

Her ne kadar ‘mobbing’ mevzusu şimdilik sadece gazetelerin ik sayfalarını süslese de, ileriki zamanlarda Birim T.’nin örneğinde olduğu gibi daha ciddi sonuçlar doğuracaktır. Fransa’da France- Telekom’da küçülme esnasında istifaya zorlanan ve yöneticilerin baskısına dayanamayan 58 personelin (2 yılda) intihar etmesi, mobbingin, öyle pek de hafife alınmayacağının en gerçek kanıtı. 

Sistemin kendi gidişat ve değerini korumak için ofislerde, fabrikalarda, plazalarda başımıza salıverdiği-bir nevi psikolojik salgın hastalık olan- ‘mobbing’ bugün değilse bile yarın muhakkak karşımıza daha ciddi sonuçlar ve çalışanların haklarını aramasını engelleyen sistematik bir müdahale şekli olarak çıkacaktır.

Son olarak, Birim T. davasının takipçisi olan Çağrı Merkezi Çalışanları Derneği’nin malum bankaya gerçekleştirdiği arama eyleminde söyledikleri bir kez daha okumalı;

“İyi akşamlar, ben Çağrı Merkezi Çalışanları Derneği’nin yaptığı çağrı üzerine sizi arıyorum.

Dernekten edindiğim bilgiye göre bugün sizinle aynı çağrı merkezinde çalışmış olan birinin, çalıştığınız bankayla süren davasının duruşması vardı.

Banka bu kişiye aylar boyunca fiili tecrit uyguladı ve istifaya zorladı. İş yerindeki diğer kişilerle konuşmasına müsaade etmedi, ayrıca diğer çalışanları da bu arkadaşımızla konuşmaması konusunda uyarıldı. Bu sürecin sonunda çalışan arkadaş mecburen iş akdihi feshetti ve bankaya dava açtı.

Öyle anlaşılıyor ki, çalıştığınız çağrı merkezinin yöneticileri bu ve buna benzer tavırlarıyla sizlere gözdağı vermek, haklarınızı savunmanızı engellemek ve sizi baskılamak istiyor.

Emekten yana olan bizler, sizlere yalnız olmadığınızı hatırlatmak için bu aramayı yapıyoruz. Konuşmalarınızın kayıt altına alındığını ve yöneticilerinizin bu kayıtları dinleyeceğini biliyoruz. Sizden herhangi bir yanıt vermenizi beklemiyoruz.

Haklarınızın güvence altında olduğu, emeğinizin hakkını aldığınız örgütlü bir iş yaşamı için Çağrı Merkezi Çalışanları Derneği iletişime geçin.

İyi akşamlar”

* desen: Zeynep Özatalay / Cumhuriyet Dergi Arşiv 

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.