Header Ads

Muhteşem Keyfiyet

- METİN UNDER -
Bir haftadır Muhteşem Yüzyıl’dır gidiyor. Vay efendim, ecdadımız nasıl da kadın düşkünü gösterilmiş, vay efendim Kanuni’ye şarap içirilmiş, vs… Son olarak diziye yayın gününde uyarı cezası geldi, yayından kaldırılması şaşırtıcı olmayacak. Uyuklamaya devam edelim, 21’inci yüzyılın sultan kafasından çıkma kararları almış başını giderken, biz 16’ıncı yüzyılın sultanını tartışıyoruz. Son birkaç yılın bir dökümünü yapsak da bir görsek Kanuni dönemindeki otokratik keyfiyeti aratmayan neler neler oldu…

Artık canı ne isterse yapan bir hükümetimiz, Başbakan’a geçici yayın yasağı getirme yetkisi tanıyan nur topu gibi bir kanunumuz ve deniz kıyısında, otoyol kenarında, kır düğününde içki yasağı getiren bir yönetmeliğimiz var. Başbakan hızını alamıyor, Kars’taki “ucube” dediği heykeli yıkmaya bile kalkıyor. Mahalle baskısı, sivil dikta derken özgürlükleri kısıtlayıcı bu son müdahaleler, Başbakan’ın 23 Nisan’da koltuğuna oturan öğrenciye söylediği “İster asarsın, ister kesersin” zihniyetini ne boyutta bir güç sarhoşluğuna dönüştürdüğünün göstergesi.

Çoğulcu demokrasinin kurum ve kurallarının dönüşümden geçtiği çok sayıda toplum mühendisliği örneği enteresan bir denklem oluşturuyor. İktidar medyadan memnun değildi. En büyük medya grubuna tarihin en yüksek vergi cezası kesildi, şimdi grup satışta. Başka bir grup, tek şirketin (damat da genel müdür!) katıldığı bir ihaleyle satıldı. Muhalif köşe yazarları bir bir tasfiye edilirken medya giderek tek sesli hale geliyor.

İktidar TÜSİAD’dan memnun değildi. Sonunun Aydın Doğan gibi olmasından korkan işadamları nedeniyle yılların örgütü başkan seçemeyecek hale geldi. Üstelik referandumda anayasa değişikliğini açıktan desteklemediği için Başbakan tarafından “bitaraf” olmakla tehdit edildi. Krizde işsizlikle baş edemeyince TOBB Genel Kurul’unda, “Her biriniz bir işçi alsın işsizlik bitsin” şeklindeki garip iktisat teorisi makul bulunmadı diye koca koca işadamlarını, başkanları fırçalamaktan çekinmedi.

Tek fırça patronlara mı geldi? Doktorundan turizmcisine, “ananı da al git” denilen çiftçisine toplumun Başbakan’dan fırça yememiş tek bir kesimi kalmadı.

SİT alanı olduğu için Rize İkizdere’deki HES inşaatının durdurulmasına karşı, bürokratlardan oluşan bir kurul kurarak SİT alanı belirleme yetkisinin kullanımına bile müdahale eden bir iktidardan bahsediyoruz.

Üniversite öğrencilerinin protesto gösterisi yapmak için geldiği İstanbul’a sokulmadığı, polis tekmeleriyle karnındaki bebeği düşüren, biber gazıyla terbiye edilen bir üniversite gençliğinin “polisimiz gereğini yapacaktır” diye Başbakan tarafından tehdit edildiği bir dönemden geçiyoruz.

Protesto yok, eleştiri yok, muhalif yok. Muhteşem yüzyıl aslında budur. Bu dönemi iktidarın “biz ileri demokrasi getiriyoruz” diye tanımlaması nasıl bir ironidir? Yargıya bak AKP şekillendirmiş, medyaya bak AKP şekillendirmiş, restoranına bak AKP şekillendirmiş, üniversitelere bak AKP şekillendirmiş, işadamı örgütüne bak AKP şekillendirmiş, sendikaya bak AKP şekillendirmiş, daha fazla detaya lüzum yok, tabiatı bile AKP şekillendirmiş…


Metin Under'in Blogu: saklimetinler.blogspot.com

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.